Ergenekon Destani
F3do :: Atatürk Ve Tarih :: Tarih
1 sayfadaki 1 sayfası
Ergenekon Destani
Ergenekon Destanı, "Büyük Türk Destanından bir parçadır. Türk
kavimlerinden Göktürkler'i mevzu alır. Göktürkler'in menşeini açıklamak
ister. Ergenekon Destanı'nın özeti şöyledir:
Türk illerinde Göktürkler'e itaat etmeyen bir yer yoktu. Bunu kıskanan
yabancı kavimler birleşerek Göktürkler'in üzerine yürüdüler. Maksatları
öç almaktı. Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar.
Çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince, vuruşma da başladı.
On gün vuruştular. Göktürkler üstün geldi.
Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin hanları ve beyleri av yerinde toplanıp konuştular.
"Göktürkler'e hile yapmazsak akıbet işimiz yaman olur," dediler.
Tan ağarınca, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar.
Göktürkler, "Bunların vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar," deyip arkalarından yetiştiler.
Düşman, Göktürkler'i görünce, birden döndü. Vuruşma sonunda düşman,
Göktürkler'i gafil avlayıp yendi. Göktürkler'i öldüre öldüre
çadırlarına geldi. Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı ki, bir
ev kurtulmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi. Küçükleri kul
edindi. Her düşman birini alıp gitti.
Göktürkler'in başında İl Han vardı. Çocukları çoktu. Fakat bu uğursuz
vuruşmada bir tanesi hariç, hepsi öldü. Kayı adlı bu oğlunu o yıl
evlendirmişti. İl Han'ın Dokuz-Oğuz adlı bir de yeğeni vardı. Kayı ile
Dokuz-Oğuz düşmana tutsak olmuşlardı. Fakat on gün sonra bir gece ikisi
de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar. Göktürk yurduna
geldiler. Burada düşmandan kaçıp gelen çok deve, at, öküz ve koyun
buldular. "Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman. Gereği odur ki,
dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım," dediler.
Dağa doğru sürülerini alıp göç ettiler.
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da
öylesine bir yoldu ki, bir deve veya bir at güçlükle yürürdü. Ayağını
yanlış bassa yuvarlanıp parça parça olurdu. Göktürkler'in vardıkları
yerde akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, meyveler, ağaçlar ve avlar
vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Hayvanlarının
kışın etini yediler; yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye
"Ergenekon" adını koydular.
İki Göktürk prensinin Ergenekon'da çocukları çoğaldı. Kayı Han'ın çok
çocuğu oldu. Dokuz-Oğuz Han'ın daha az oldu. Çok yıllar bu iki Hanın
çocukları Ergenekon'da kaldılar. Pek çoğaldılar.
Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı ki, Ergenekon'a
sığışamaz oldular. Buna bir çare bulmak için kurultay topladılar.
Dediler ki, "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler,
güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş.
Dağların arasından yol izleyip bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım.
Ergenekon dışında her kim bize dost olursa, onunla görüşelim. Düşmanla
vuruşalım".
Kurultay bu kararı alınca, Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar.
O zaman bir demirci dedi ki, "Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat
madene benzer. Şunun demirini eritsek, belki dağ bize geçit verirdi".
Göktürkler, varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler.
Demircinin tedbirini de beğendiler. Dağın geniş yerine bir kat odun,
bir kat kömür dizdiler. Dağın üstünü altını, yanını, yönünü böylece
odun ve kömürle doldurduktan sonra, yetmiş deriden büyük körükler yapıp
yetmiş yere koydular. Odun-kömürü ateşleyip körüklemeye başladılar,
Tanrı'nın gücü ve inayeti ile ateş, kızdıktan sonra demir dağ eridi,
akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal
ayının, kutsal gününün, kutsal saatini bekleyip bu yoldan Ergenekon'dan
çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram
oldu. Her yıl o gün gelince büyük tören yapılır; bir parça demir alınıp
ateşte kızdırılır. Bu demiri Önce Göktürk Ham kıskaçla tutup örse
koyar, çekiçle döver.
Ondan sonra Türk beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar.
Ergenekon'dan çıkınca, Göktürkler'in ulu hakanı Kayı Han soyundan
Börteçine, bütün illere elçiler gönderdi; Göktürkler'in Ergenekon'dan
çıktıklarını bildirdi. Tâ ki, eskisi gibi bütün iller Göktürkler'in
buyruğu altına girer.
kavimlerinden Göktürkler'i mevzu alır. Göktürkler'in menşeini açıklamak
ister. Ergenekon Destanı'nın özeti şöyledir:
Türk illerinde Göktürkler'e itaat etmeyen bir yer yoktu. Bunu kıskanan
yabancı kavimler birleşerek Göktürkler'in üzerine yürüdüler. Maksatları
öç almaktı. Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar.
Çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince, vuruşma da başladı.
On gün vuruştular. Göktürkler üstün geldi.
Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin hanları ve beyleri av yerinde toplanıp konuştular.
"Göktürkler'e hile yapmazsak akıbet işimiz yaman olur," dediler.
Tan ağarınca, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar.
Göktürkler, "Bunların vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar," deyip arkalarından yetiştiler.
Düşman, Göktürkler'i görünce, birden döndü. Vuruşma sonunda düşman,
Göktürkler'i gafil avlayıp yendi. Göktürkler'i öldüre öldüre
çadırlarına geldi. Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı ki, bir
ev kurtulmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi. Küçükleri kul
edindi. Her düşman birini alıp gitti.
Göktürkler'in başında İl Han vardı. Çocukları çoktu. Fakat bu uğursuz
vuruşmada bir tanesi hariç, hepsi öldü. Kayı adlı bu oğlunu o yıl
evlendirmişti. İl Han'ın Dokuz-Oğuz adlı bir de yeğeni vardı. Kayı ile
Dokuz-Oğuz düşmana tutsak olmuşlardı. Fakat on gün sonra bir gece ikisi
de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar. Göktürk yurduna
geldiler. Burada düşmandan kaçıp gelen çok deve, at, öküz ve koyun
buldular. "Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman. Gereği odur ki,
dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım," dediler.
Dağa doğru sürülerini alıp göç ettiler.
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da
öylesine bir yoldu ki, bir deve veya bir at güçlükle yürürdü. Ayağını
yanlış bassa yuvarlanıp parça parça olurdu. Göktürkler'in vardıkları
yerde akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, meyveler, ağaçlar ve avlar
vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Hayvanlarının
kışın etini yediler; yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye
"Ergenekon" adını koydular.
İki Göktürk prensinin Ergenekon'da çocukları çoğaldı. Kayı Han'ın çok
çocuğu oldu. Dokuz-Oğuz Han'ın daha az oldu. Çok yıllar bu iki Hanın
çocukları Ergenekon'da kaldılar. Pek çoğaldılar.
Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı ki, Ergenekon'a
sığışamaz oldular. Buna bir çare bulmak için kurultay topladılar.
Dediler ki, "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler,
güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş.
Dağların arasından yol izleyip bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım.
Ergenekon dışında her kim bize dost olursa, onunla görüşelim. Düşmanla
vuruşalım".
Kurultay bu kararı alınca, Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar.
O zaman bir demirci dedi ki, "Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat
madene benzer. Şunun demirini eritsek, belki dağ bize geçit verirdi".
Göktürkler, varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler.
Demircinin tedbirini de beğendiler. Dağın geniş yerine bir kat odun,
bir kat kömür dizdiler. Dağın üstünü altını, yanını, yönünü böylece
odun ve kömürle doldurduktan sonra, yetmiş deriden büyük körükler yapıp
yetmiş yere koydular. Odun-kömürü ateşleyip körüklemeye başladılar,
Tanrı'nın gücü ve inayeti ile ateş, kızdıktan sonra demir dağ eridi,
akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal
ayının, kutsal gününün, kutsal saatini bekleyip bu yoldan Ergenekon'dan
çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram
oldu. Her yıl o gün gelince büyük tören yapılır; bir parça demir alınıp
ateşte kızdırılır. Bu demiri Önce Göktürk Ham kıskaçla tutup örse
koyar, çekiçle döver.
Ondan sonra Türk beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar.
Ergenekon'dan çıkınca, Göktürkler'in ulu hakanı Kayı Han soyundan
Börteçine, bütün illere elçiler gönderdi; Göktürkler'in Ergenekon'dan
çıktıklarını bildirdi. Tâ ki, eskisi gibi bütün iller Göktürkler'in
buyruğu altına girer.
F3do :: Atatürk Ve Tarih :: Tarih
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz