Felsefe Tarihi Yeniden Yazılmalı
F3do :: Atatürk Ve Tarih :: Felsefe
1 sayfadaki 1 sayfası
Felsefe Tarihi Yeniden Yazılmalı
Yakın gelecekte felsefe tarihi de yeniden yazılacaktır.Yeniden
yazılmalıdır. Bu, felsefenin bir yeniden degerlendirilişi olmayacaktır.
Tam tersine belki felsefenin özünü ortaya çıkaracaktır. Felsefe
tarihini yeniden yazmak demek, felsefeyi, "felsefe olmayanlardan"
ayıklamak demektir. Felsefe tarihlerinde, her çagın felsefesine,
felsefelerine karışmış olan "felsefe dışı" konular ayıklanmalıdır.
Bunlar "Din" dir, "Sanat" dır, "Şiir ve Edebiyat" dır, "Bilim" dir,
"Matematik" dir. Felsefeler ve felsefe tarihleri bunlardan ayıklandıgı
zaman eski felsefe "erken felsefe" yeniden ortaya çıkacaktır.
Bunların dil yönünden, felsefe dili yönünden ele alınması, felsefenin
başka konusudur. Ama hemen arkasından şu hususu belirtmeliyiz:"Felsefe
Dili"ne yani "felsefeyi felsefe yapan dil" e karışmış olan felsefe dışı
dili de felsefeden sıyırmalıyız. Felsefeyi, aslında felsefe olmaktan
uzak düşürücü olan öteki dillerden soyutlamalıyız. Retorikden, şiirsel
dilden, edebiyattan, bilime özgü dil kümelerinden, ahlak
buyruklarından, matematik formüllerinden, büyücü simgelerinden, politik
nutuklardan, çok bilmişlik ögütlerinden, felsefe sanılan
yorumlamalardan soyup soyutlamak zorundayız. Fakat felsefenin gerçek
dilini konuşan kaç felsefeci sayılabilir?
Durumun böyle olması felsefenin daima bilimlerin ve sanatların önünde yürüdügünü ya da onları ardından ittigini açıklamıyor mu?
Bu kadar az sayıda adamın yazıp anlayabilecegi bir üstdilin, felsefenin
ne işe yarayacagı sorusunun cevabı da işte yukardaki paragrafta sorulan
ve kendi cevabını içeren sorudadır.
Felsefenin kendisi olan bu dil
elbette konuşulmaz. Felsefe önce düşünülür.Düşünme sessiz bir
konuşmadır.Sonra bu sessiz konuşma yazıya dönüştürülür. Felsefe
yazılır. Bunu, başta, bu yazının başında yazdık. Felsefe yazılarını
nesnel olarak karşılarına alıp bunları anlamaya çalışanların,
insanlıgın yazıdan sonraki tarihinde bilimlere, kültürlere, sanatlara,
kısaca uygarlıga ne derece yararlı olduklarını görmeyenler, bilmeyenler
varsa onlara söylenecek bir şey de yoktur.
Baştaki cümleleri tekrar
hatırlayalım: "Felsefe yazıları"nın dışında, filozoflar irticalen
(sözlü olarak) konuşurlar elbette.Bu konuşmalar felsefenin
yansımalarıdır.İnsana, topluma ve bunların tüm yaşamlarına yönelmiş
yansımalardır. Politikada Eflâtun'un "Ya devlet adamı filozof ya da
filozof devlet adamı olmalı" sözünü bu yansımalarla açıklarsak konumuz
daha bir aydınlanmış olur.
Filozof, bunun gibi, şiir, hikaye,
roman, oyun da yazar. Ama hiç biri "salt felsefe" dgildir. Felsefenin
yansımalarıdır. Filozof Ludwig Wittgenstein: "Bir felsefe yazısı şiir
yazar gibi yazılmalıdır" diyordu. Tıpkı Blaise Pascal'ın: "Kalbin öyle
duyuşları var ki akıl onlara sahip degildir" deyişi gibi. Gençligimde
yazdıgım bir rubaimde:
"Ne şiir felsefedir, ne de felsefe şiir,
Biri aklın, öteki kalbin dilidir
Ne var ki felsefe şiiri duymalı
Ve şiir filozofça söylenmelidir"
demiştim. Yıllardan sonra Pascal'ı ve Wittgenstein'i okuyunca bu düşüncemde yalnız olmadıgımı anladım.
Bu arada şu hususu kaydetmeliyim ki; Felsefenin salt bilimden,
sanattan, öteki bilgilerden arındırılıp, soyutlanması gerektigini
belirtirken, Bilim'in, Sanat'ın, Politika'nın, Din'in Ahlâk'ın
felsefelerinin yapılamayacagını söylemiyorum: "Estetik" sanatın,
"Sosyoloji" toplumun, "Politoloji" siyasetin, "Edebiyat şiirin ve
duygusal yazılı eserlerin felsefeleridir. Bu bölümü sonuçlandırırken
"Felsefe Dili" konusunda şair Jean Cocteau'nun bir sözünü hatırlatmak
gerekecek. J.Cocteau diyor ki: "Örnegin şiir öyle ayrı bir dildir ki,
başka hiçbir dile çevrilemez, hatta kendi milli diline bile.." Bütün
bunlara karşı filozofun kendi bakış açılarından seslendirecekleri
düşünceler ve ortaya koyacakları tavırlar vardır.
Türkiye'de yeni
Felsefe Hareketleri gerçek felsefe yazılarının yazılmasına öncülük
edebilecek mi? Türk düşüncesine yeni ufuklar açabilecek mi? Türk bilim
ve sanatının ufuklarında önderlik yapabilecek mi? Bu yolda yürüyecek
bir felsefe, kuşkusuz herkese, hatta belki her aydına açık bir yol
olmayacaktır. Olmasın varsın. Bu, felsefenin zayıflıgını degil,
güçlülügünü açıklar.Salt matematigin dilini her aydın biliyor mu?
Yüksek enerji fiziginin dilinden aydınların milyonda kaçı anlamaktadır?
Daha üst düzeyde, kendi alanlarında üst-dille konuşan aydın kümeleri
başka başka alanlarda konuşulan dilleri bilirler mi? Kim demiş
felsefenin orta-malı oldugunu? Felsefe dili belki üst dillerin en zor
olanıdır. Bilimlerin, sanatların, yüksek bilgilerin dillerini
konuşabilenlerin, bilginlerin, sanatçıların, hatta bunların en
büyüklerinin sayısı çok degildir. Ama hiç bir toplumda gerçek
filozofların da çok oldugunu söyleyemiyoruz.
Felsefe bu bunalım
çagında eski(erken) çaglardaki saf felsefe kadar insanlıga katkılar
yapabilecek mi? Bilmiyoruz. Ama bunları başarmasını diliyoruz. Bunu
yeni zekâlarla başarmasını istiyoruz. Bu başarıları da olanaksız
bulmuyoruz.
Gökhan Evliyaoglu'nun SİBER FELSEFE kitabından alıntıdır.
yazılmalıdır. Bu, felsefenin bir yeniden degerlendirilişi olmayacaktır.
Tam tersine belki felsefenin özünü ortaya çıkaracaktır. Felsefe
tarihini yeniden yazmak demek, felsefeyi, "felsefe olmayanlardan"
ayıklamak demektir. Felsefe tarihlerinde, her çagın felsefesine,
felsefelerine karışmış olan "felsefe dışı" konular ayıklanmalıdır.
Bunlar "Din" dir, "Sanat" dır, "Şiir ve Edebiyat" dır, "Bilim" dir,
"Matematik" dir. Felsefeler ve felsefe tarihleri bunlardan ayıklandıgı
zaman eski felsefe "erken felsefe" yeniden ortaya çıkacaktır.
Bunların dil yönünden, felsefe dili yönünden ele alınması, felsefenin
başka konusudur. Ama hemen arkasından şu hususu belirtmeliyiz:"Felsefe
Dili"ne yani "felsefeyi felsefe yapan dil" e karışmış olan felsefe dışı
dili de felsefeden sıyırmalıyız. Felsefeyi, aslında felsefe olmaktan
uzak düşürücü olan öteki dillerden soyutlamalıyız. Retorikden, şiirsel
dilden, edebiyattan, bilime özgü dil kümelerinden, ahlak
buyruklarından, matematik formüllerinden, büyücü simgelerinden, politik
nutuklardan, çok bilmişlik ögütlerinden, felsefe sanılan
yorumlamalardan soyup soyutlamak zorundayız. Fakat felsefenin gerçek
dilini konuşan kaç felsefeci sayılabilir?
Durumun böyle olması felsefenin daima bilimlerin ve sanatların önünde yürüdügünü ya da onları ardından ittigini açıklamıyor mu?
Bu kadar az sayıda adamın yazıp anlayabilecegi bir üstdilin, felsefenin
ne işe yarayacagı sorusunun cevabı da işte yukardaki paragrafta sorulan
ve kendi cevabını içeren sorudadır.
Felsefenin kendisi olan bu dil
elbette konuşulmaz. Felsefe önce düşünülür.Düşünme sessiz bir
konuşmadır.Sonra bu sessiz konuşma yazıya dönüştürülür. Felsefe
yazılır. Bunu, başta, bu yazının başında yazdık. Felsefe yazılarını
nesnel olarak karşılarına alıp bunları anlamaya çalışanların,
insanlıgın yazıdan sonraki tarihinde bilimlere, kültürlere, sanatlara,
kısaca uygarlıga ne derece yararlı olduklarını görmeyenler, bilmeyenler
varsa onlara söylenecek bir şey de yoktur.
Baştaki cümleleri tekrar
hatırlayalım: "Felsefe yazıları"nın dışında, filozoflar irticalen
(sözlü olarak) konuşurlar elbette.Bu konuşmalar felsefenin
yansımalarıdır.İnsana, topluma ve bunların tüm yaşamlarına yönelmiş
yansımalardır. Politikada Eflâtun'un "Ya devlet adamı filozof ya da
filozof devlet adamı olmalı" sözünü bu yansımalarla açıklarsak konumuz
daha bir aydınlanmış olur.
Filozof, bunun gibi, şiir, hikaye,
roman, oyun da yazar. Ama hiç biri "salt felsefe" dgildir. Felsefenin
yansımalarıdır. Filozof Ludwig Wittgenstein: "Bir felsefe yazısı şiir
yazar gibi yazılmalıdır" diyordu. Tıpkı Blaise Pascal'ın: "Kalbin öyle
duyuşları var ki akıl onlara sahip degildir" deyişi gibi. Gençligimde
yazdıgım bir rubaimde:
"Ne şiir felsefedir, ne de felsefe şiir,
Biri aklın, öteki kalbin dilidir
Ne var ki felsefe şiiri duymalı
Ve şiir filozofça söylenmelidir"
demiştim. Yıllardan sonra Pascal'ı ve Wittgenstein'i okuyunca bu düşüncemde yalnız olmadıgımı anladım.
Bu arada şu hususu kaydetmeliyim ki; Felsefenin salt bilimden,
sanattan, öteki bilgilerden arındırılıp, soyutlanması gerektigini
belirtirken, Bilim'in, Sanat'ın, Politika'nın, Din'in Ahlâk'ın
felsefelerinin yapılamayacagını söylemiyorum: "Estetik" sanatın,
"Sosyoloji" toplumun, "Politoloji" siyasetin, "Edebiyat şiirin ve
duygusal yazılı eserlerin felsefeleridir. Bu bölümü sonuçlandırırken
"Felsefe Dili" konusunda şair Jean Cocteau'nun bir sözünü hatırlatmak
gerekecek. J.Cocteau diyor ki: "Örnegin şiir öyle ayrı bir dildir ki,
başka hiçbir dile çevrilemez, hatta kendi milli diline bile.." Bütün
bunlara karşı filozofun kendi bakış açılarından seslendirecekleri
düşünceler ve ortaya koyacakları tavırlar vardır.
Türkiye'de yeni
Felsefe Hareketleri gerçek felsefe yazılarının yazılmasına öncülük
edebilecek mi? Türk düşüncesine yeni ufuklar açabilecek mi? Türk bilim
ve sanatının ufuklarında önderlik yapabilecek mi? Bu yolda yürüyecek
bir felsefe, kuşkusuz herkese, hatta belki her aydına açık bir yol
olmayacaktır. Olmasın varsın. Bu, felsefenin zayıflıgını degil,
güçlülügünü açıklar.Salt matematigin dilini her aydın biliyor mu?
Yüksek enerji fiziginin dilinden aydınların milyonda kaçı anlamaktadır?
Daha üst düzeyde, kendi alanlarında üst-dille konuşan aydın kümeleri
başka başka alanlarda konuşulan dilleri bilirler mi? Kim demiş
felsefenin orta-malı oldugunu? Felsefe dili belki üst dillerin en zor
olanıdır. Bilimlerin, sanatların, yüksek bilgilerin dillerini
konuşabilenlerin, bilginlerin, sanatçıların, hatta bunların en
büyüklerinin sayısı çok degildir. Ama hiç bir toplumda gerçek
filozofların da çok oldugunu söyleyemiyoruz.
Felsefe bu bunalım
çagında eski(erken) çaglardaki saf felsefe kadar insanlıga katkılar
yapabilecek mi? Bilmiyoruz. Ama bunları başarmasını diliyoruz. Bunu
yeni zekâlarla başarmasını istiyoruz. Bu başarıları da olanaksız
bulmuyoruz.
Gökhan Evliyaoglu'nun SİBER FELSEFE kitabından alıntıdır.
F3do :: Atatürk Ve Tarih :: Felsefe
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz