Zoo Tycoon
1 sayfadaki 1 sayfası
Zoo Tycoon
Zoo Tycoon
Küçükken, annemin muhabbet kuşu alma isteğime hiç itiraz etmeden “olur”
demesine bir mana verememiştim. Malum anneler eve hayvan girmesinden
pek hoşlanmazlar (hele ki dört ayaklılarından, bir gün muhakkak
alacağım). Bu garip durum, Zoo Tycoon’u oynadıktan sonra açıklığa
kavuşuyor. Şimdi, neden anında bir “evet” cevabı aldığımı anlıyorum,
sanırsam annem de bir su aygırına bakmanın ne kadar zor olabileceğini
biliyormuş (ya da salona bir havuz yaptırmayı pek göze alamadılar).
Zoo Tycoon, kesinlikle bir Tycoon oyunu, bunu her halinden belli
ediyor. Niye böyle söyledim, çünkü oyuna başlar başlamaz grafik
yapısının, oynanış tarzının, menüsünün önceki Tycoon oyunlarına ne
kadar çok benzediğini fark ediyorsunuz. Tycoon’severler için bu oyuna
kolay bir alışma süreci gibi görünse de, durum böyle değil. Sadece
eller biraz daha çabuk çalışabilir, hepsi o kadar. Oyun çok çeşitli bir
yapıya sahip. Hayvanlar, park sakinleri, görevliler, finans derken işin
içinden çıkamayabiliyorsunuz.
Yani bu iş, muhabbet kuşuna kafes alıp, kuşu içine atmaya benzemiyor.
Oyun, sizi kafes dizaynından öteye götürüyor. Hayvanların doğal
ortamlarında yaşamayı sevdikleri toprak türünden tutun, sevdikleri
ağaca, kafeslerinde bulunmasından hoşlanacakları doğal malzemelerden,
kafeste bulunması gereken hayvan sayısına kadar. Kafesteki su miktarını
biraz fazla mı kaçırdınız? Hayvanlarınızda anında mutsuz ifadeler
oluşuyor. Kafesteki erkek hayvanların dişilere göre üstünlüğü mü var
(hele ki harem kuran hayvanlarınızda), neşeleri kaçıyor,
mutsuzlaşıyorlar. Sadece kendilerine zarar vermekle kalmayıp, onları
izleyen ziyaretçilere de bunu yansıtıyorlar (sanırsam aralarında
anlaşıp bizi yolmaya çalışıyorlar).
Ziyaretçiler mutsuz hayvanlara bakmaktansa parka gelmemeyi tercih
edebilir ya da o hayvanlarınızı es geçip başka kafeslere
yönelebilirler. Ne yaptınız ettiniz, hayvanlarınıza olan ilgiyi iyice
arttırdınız, bu sefer de kimi hayvanlarınız bu fazla ilgiden rahatsız
olup, daha az izlenmeyi (buna röntgenlenmek de denebilir, onların da
özel yaşamı var) isteyip size yine surat asabilirler. Hayvanlarınız
size sürekli sorun çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama ideal
ortamı yaratabilirseniz, işte o zaman da işin sefası başlıyor. Parka
giren ziyaretçilerinizden tıkır tıkır paralarını alırken, neşe içindeki
hayvanlarınızın koşuşturmasını izliyorsunuz. Hayvanlarınızın da sadece
koşmak ve yemek gibi kısıtlı hareketleri yok. Pek çok hareket
yapabiliyorlar, koşup, oynayıp, zıplayıp, yemeklerini yiyorlar, kenarda
köşede, ortada biraz kestirip, birbirlerini kovalıyorlar. Pek çok
hareketleri mevcut. Bununla beraber pek çok da hayvan mevcut. Hatta ve
hatta oyununu oynarken eğer küçük bir alan seçmişseniz, bir süre sonra
geriye kalan daha da küçük alanınıza “acaba hangi hayvanı buraya
yerleştirsem” diye bakakalıyorsunuz.
Hayvanlarınızın animasyonları gayet güzel, hareketleri gayet hoş. Göze
batar bir tarafları yok. Grafikler, bir tycoon oyunundan beklenecek
derecede, renkler yerli yerinde, gerçi insan bunca zamandan sonra
grafiklerde biraz da olsa değişmeyi görmek istiyor. Mat bir ortama can
katmaya çalışıyoruz gibi bir hava var. Ortam fazla durgun. Mesela kimi
parklarınızın yanında yerleşim birimleri bulunabiliyor ama ortada
kimsecikler yok. Sanki o evler park için kurulmuş gibi bir hava var.
Hayvanlar bütün gün gösterilerini yapıp, mesai saatinden sonra evlerine
mi çekiliyorlar acaba?
Küçükken, annemin muhabbet kuşu alma isteğime hiç itiraz etmeden “olur”
demesine bir mana verememiştim. Malum anneler eve hayvan girmesinden
pek hoşlanmazlar (hele ki dört ayaklılarından, bir gün muhakkak
alacağım). Bu garip durum, Zoo Tycoon’u oynadıktan sonra açıklığa
kavuşuyor. Şimdi, neden anında bir “evet” cevabı aldığımı anlıyorum,
sanırsam annem de bir su aygırına bakmanın ne kadar zor olabileceğini
biliyormuş (ya da salona bir havuz yaptırmayı pek göze alamadılar).
Zoo Tycoon, kesinlikle bir Tycoon oyunu, bunu her halinden belli
ediyor. Niye böyle söyledim, çünkü oyuna başlar başlamaz grafik
yapısının, oynanış tarzının, menüsünün önceki Tycoon oyunlarına ne
kadar çok benzediğini fark ediyorsunuz. Tycoon’severler için bu oyuna
kolay bir alışma süreci gibi görünse de, durum böyle değil. Sadece
eller biraz daha çabuk çalışabilir, hepsi o kadar. Oyun çok çeşitli bir
yapıya sahip. Hayvanlar, park sakinleri, görevliler, finans derken işin
içinden çıkamayabiliyorsunuz.
Yani bu iş, muhabbet kuşuna kafes alıp, kuşu içine atmaya benzemiyor.
Oyun, sizi kafes dizaynından öteye götürüyor. Hayvanların doğal
ortamlarında yaşamayı sevdikleri toprak türünden tutun, sevdikleri
ağaca, kafeslerinde bulunmasından hoşlanacakları doğal malzemelerden,
kafeste bulunması gereken hayvan sayısına kadar. Kafesteki su miktarını
biraz fazla mı kaçırdınız? Hayvanlarınızda anında mutsuz ifadeler
oluşuyor. Kafesteki erkek hayvanların dişilere göre üstünlüğü mü var
(hele ki harem kuran hayvanlarınızda), neşeleri kaçıyor,
mutsuzlaşıyorlar. Sadece kendilerine zarar vermekle kalmayıp, onları
izleyen ziyaretçilere de bunu yansıtıyorlar (sanırsam aralarında
anlaşıp bizi yolmaya çalışıyorlar).
Ziyaretçiler mutsuz hayvanlara bakmaktansa parka gelmemeyi tercih
edebilir ya da o hayvanlarınızı es geçip başka kafeslere
yönelebilirler. Ne yaptınız ettiniz, hayvanlarınıza olan ilgiyi iyice
arttırdınız, bu sefer de kimi hayvanlarınız bu fazla ilgiden rahatsız
olup, daha az izlenmeyi (buna röntgenlenmek de denebilir, onların da
özel yaşamı var) isteyip size yine surat asabilirler. Hayvanlarınız
size sürekli sorun çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama ideal
ortamı yaratabilirseniz, işte o zaman da işin sefası başlıyor. Parka
giren ziyaretçilerinizden tıkır tıkır paralarını alırken, neşe içindeki
hayvanlarınızın koşuşturmasını izliyorsunuz. Hayvanlarınızın da sadece
koşmak ve yemek gibi kısıtlı hareketleri yok. Pek çok hareket
yapabiliyorlar, koşup, oynayıp, zıplayıp, yemeklerini yiyorlar, kenarda
köşede, ortada biraz kestirip, birbirlerini kovalıyorlar. Pek çok
hareketleri mevcut. Bununla beraber pek çok da hayvan mevcut. Hatta ve
hatta oyununu oynarken eğer küçük bir alan seçmişseniz, bir süre sonra
geriye kalan daha da küçük alanınıza “acaba hangi hayvanı buraya
yerleştirsem” diye bakakalıyorsunuz.
Hayvanlarınızın animasyonları gayet güzel, hareketleri gayet hoş. Göze
batar bir tarafları yok. Grafikler, bir tycoon oyunundan beklenecek
derecede, renkler yerli yerinde, gerçi insan bunca zamandan sonra
grafiklerde biraz da olsa değişmeyi görmek istiyor. Mat bir ortama can
katmaya çalışıyoruz gibi bir hava var. Ortam fazla durgun. Mesela kimi
parklarınızın yanında yerleşim birimleri bulunabiliyor ama ortada
kimsecikler yok. Sanki o evler park için kurulmuş gibi bir hava var.
Hayvanlar bütün gün gösterilerini yapıp, mesai saatinden sonra evlerine
mi çekiliyorlar acaba?
sezo- Profesyonel
-
Mesaj Sayısı : 1980
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : ithalat -ihracat (sporcu )
Lakap : sezo
Ruh Hali :
Rep : 1199
Kayıt tarihi : 23/02/08
Similar topics
» Zoo Tycoon Full (( Ug Upload ))
» Zoo Tycoon Full (( Ug Upload ))
» Airport Tycoon 3 (Tek Link)
» Zoo Tycoon 2 : Endangered Species / (Ek Paket)
» Zoo Tycoon Full (( Ug Upload ))
» Airport Tycoon 3 (Tek Link)
» Zoo Tycoon 2 : Endangered Species / (Ek Paket)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz