F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!

Join the forum, it's quick and easy

F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!
F3do
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Blade Runner

Aşağa gitmek

Blade Runner Empty Blade Runner

Mesaj tarafından sezo Perş. Ekim 16, 2008 10:25 pm

Blade Runner Bazı filmler 2004 veya 2005'ten önce çekilmesine
rağmen sinemaya çok daha sonraları girdiği ya da girmediği olmuştur.
Bunu Hero'yu örnek göstererek söyleyebilirim. Film 2002'de çekildi ama
izleme şerefine 2004 yılında erdik. Vinnie Jones'un oynadığı Mean
Machine'i duydunuz mu? İzlediniz mi? Bu da 2001'e ait...

Bu yazımda, bilginin anında yayılmadığı, iletişimin şimdiki zamana
oranla daha yavaş olduğu vakitlerde çıkmış bir adventure'dan
bahsedeceğim. Aynı yukarıda belirttiğim filmlerin durumuna benzer, bu
oyun da çıktığı zamanlarda pek duyulmamış ama oynayanların, tadını 1997
yılından beri damaklarında bırakmış bir eserdir.

Sık sık olmasa da biz adventure oyuncularını sevindirmeye devam ediyor
geriye kalan bir kaç firma. Dırt! diyince oyun çıkmıyor. Kaliteli bir
oyun, hele hele kaliteli bir macera oyunu yapmak gerçekten uzun bir
süre ve sağlam sabır isteyen bir iş. Aksiyon veya FPS oyunları gibi
sadece grafiklerde değişme değil aynı zamanda konuda da değişmeler
olması gerekir. Tabi bir macera oyununda sizi etkileyen ve atmosferine
kaptıran konunun dışında da bunaltmayacak derecede bulmacalar olmalı.

Sitemizde yayınlanan Loath Nolder isimli iptal edilen Türk macera
oyununu saymazsak -çok yakında olmasa da- bizleri bekleyen kaliteli
adventure'lara kavuşacağız. Kaliteli diyorum çünkü o kadar çok
adventure oyunu çıkıyor veya çıkacak ki bunlar benim dediklerime
kıyasla pek de heves ederek oynanacak cinsten değiller. En azından eski
adventure'cılardansanız pek sarmayacağından eminim. "Acaba senin
dediklerin hangileri?" diye soracak olursanız hemen cevap vereyim;
Myst, Runaway, The Longest Journey, Broken Sword...

Dediğim gibi, eskileri yaşatmak öyle her şirketin yapabileceği bir şey
değil. İşi bilen yapabilir ancak. Kötü bir oyunu bile bulunmayan ve
insanı çileden çıkarmadan zevk veren adventure'lar yapan Revolutions,
bulmaca öyle değil böyle olur diyen Cyan Worlds, bir dönem adventure'a
olan açlığımızı müthiş bir şekilde geçiren FunCom ve biz de bu ruhu
yaşatmak istiyoruz diyerek piyasaya 28 Ağustos 2003'te "Runaway: A Road
Adventure" ile bomba gibi düşen Pendulo Studios gibi "adventure'da
kalite" firmalar dışında strateji oyunlarıyla çok iyi tanıdığımız, ama
malesef geçtiğimiz aylarda kapanan Westwood firması, bizlere şu anki
jenerasyonun sahip olmadığı adventure ruhunu yaşatan az sayıdaki
fırmalardan bir kaçı (idi).

Evet, Westwood, strateji ve aksiyona dayalı oyunlarının yanında bir de
adventure tutkunlarını son derece tatmin eden ve sinemanın kült filmler
dünyasından oyun dünyasına geçişinde, müthiş çaba ve azimle
gerçekleştirdiği bu adventure'ın, layık olduğu gerçek ilgiyi zamanında
hak etmiş olsa da, bilgi alışverişindeki yetersizlik nedeniyle herkesin
farkında olmaması, bu firmaya karşı yapılmış üzücü bir harekettir.



Şimdi anasayfada olmasaydı o zaman hangi oyundan bahsettiğimi herkes
anlayamayacaktı. Gizemli olacaktı Ama resmi ve spot cümleyi görüp de
"Aaa! Bu filmin oyunu da mı vardı?" diye meraklananlar da olabilir pek
tabii. Aynı zamanda şunu da söylemeliyim ki, bu incelemeyle konuya
giriş kapasitemi aşmış bulunuyorum. Daha oyunun adı bile geçmeden epey
bir yer katettik

O bir efsane... O bir kült... O bir adventure klasiği... O bir Blade
Runner. Ünlü bilimkurgu yazarı Philip K. Dick'in, muhteşem hayal
gücünün ürünlerinden (Total Recall, Minority Report, Paycheck...)
sadece biri. Tam bir "gelecek" adamı. Yazdığı bilim-kurgu romanlarıyla
okuyucuları adeta hikayenin içine çekiyor. Bazen ağır, bazen de
aksiyona dayalı filmleriyle birlikte insanların gönlünde kendisine ayrı
bir yer edinen PKD, artık aramızda olmamasına rağmen yine de yazdığı
kitaplarla yeni nesil okuyucuları bile kendisine çekecektir. Bir kaç
satır okumaları yeterli . Şimdi gelelim meşhur BR'ye...

Tyrell Şirketi, 21. yüzyıl başlarında tıpatıp insanlara benzeyen Nexus
6 model Replicant (replica-kopya) adındaki ileri teknoloji ürünlerini
geliştirmiştir. Nexus 6 Replicant'lar insanlara oranla çok daha güçlü,
çevik ve en az kendilerini yaratan genetik mühendislerin zekasına
sahiptiler. Dış-dünyadaki (Off-World), insanların yapamadığı tehlikeli
araştırmalar, gezegen keşifleri ve kolonileşme için köle-işçi olarak
kullanılmaktaydı. Bu dış-dünyadaki kolonilerden birinde, bir grup Nexus
6 tarafından çıkarılan kanlı bir isyan sonucu firar eden replicant'lar
dünya üzerinde 'yasadışı' olarak kabul edildi ve ölüm cezasıyla
cezalandırıldı. 'Blade Runner' olarak adlandırılan polis ekiplerine de
bu kaçak replicant'lar için, görüldüğü yerde vurulmaları emri
verilmişti. Bu, idam değildi. Bu, 'emekliye ayırmaktı...'

Çaylak bir Blade Runner, Ray McCoy, görevi belirttiğimiz gibi kaçak
replicant'ları bulup emekliye ayırmak. Yıl 2019, yer Los Angeles...
Şimdikinden çok daha farklı bir LA. Karanlık, yüksek bacalardan ateşler
yükseliyor, kara bulutlar şehrin her yerinde, pek durmak bilmeyen bir
yağmur da cabası. McCoy'un ilk ciddi görevi. İşi oldukça zor. Çünkü
karşısındakiler kolay lokma değil.

Şundan bana sıkı bir kopya ver...

Serüvene bir hayvan katliamı ile başlıyoruz. Runciter adlı şahsın,
artık dünya üzerinde tükenmekte olan gerçek hayvanları barındırdığı
yerde. Ama bir grup replicant ile tartışmaya girmesi, bu hayvanların
hayatlarına mal oluyor. McCoy da tabi esas oğlan, aynı zamanda bir
acemi olarak göreve atılıyor. Ama kimse bu replicant'ların
dış-dünyadan, Moonbus kaçırarak dünyaya firar eden Nexus 6
Replicant'lar olduklarını bilmiyor. Dükkandaki kameradan çekilmiş
görüntüleri alan McCoy, evindeki çok gelişmiş resim tarama ve ipucu
bulmaya yarayan özel bir cihazda (esper) kontrol etmeye başlıyor. Üç
tane yüz ve bir tane de plaka. Ardından sizi oyundan asla koparmayacak
bir macera...

Konu hakkında kısa ve öz bir anlatımdan sonra oyunla filmin arasındaki
bağlantılara da değinelim. Öncelikle filminde BR polislerinden biri
ünlü aktör Harrison Ford ve adı da Rick Deckard. Kendisi emekliye
ayrılmıştı ama "ufak bir sorun" yüzünden tekrar göreve çağrıldı.
İsteksiz de olsa kabul etmek zorunda kaldı. Şimdi oyunu oynadığınız
süre boyunca Deckard'ın da bir şekilde oyuna temas ettiğini
anlayacaksınız. Mesela polis merkezinde atış talimi yapmadan önce ya da
sonra farketmez, skorlara baktığınızda Deckard ismini göreceksiniz.
Seviye biraz düşük de olsa bu karakteri burda görmek hoş Ya da siz bir
tanıkla, şüpheliyle ya da bilgi almak için herhangi bir karakterle
konuştuğunuzda "senden önce de bir polis geldi ona anlattım" ya da "Mr.
Deckard'a anlattığım gibi..." demesi de Deckard'ın, oyunda hiç
gözükmese de bir şekilde konuyla ilgili olduğunu gösteriyor.

Sadece Deckard mı? Hayır. Diğer BR'lerle rekabet içersindeyiz.
Bunlardan biri de soğukkanlı, sakin tavırlı ve tuttuğunu koparır
cinsten bir BR. Tanıştırayım, Crystal Steele... Oyun boyunca bazı
yerlerde karşımıza çıkacak kendisi. Biz acemiyiz tabi. Kendisi biraz
pro'dur. Bir iki adım önde oluyor normal olarak. Ama siz resimlerdeki
ipuçlarını bulur ya da konuştuğunuz kişilerle diyalogları iyi
seçerseniz o zaman avantaj size geçiyor.

İşte firar eden Nexus 6 Replicant'ların lideri, Clovis. Bu şıklığı sizi
yanıltmasın. Gerektiğinde çok acımasız olabiliyor. Sahip olduğu kuvvet
ve zeka da az buz değil. En azından bir insana göre. Ne zaman, ne
yapacağını iyi biliyor. Sorunlarını istediği şekilde çözüme ulaştırıyor
genelde. Zaten karşı çıkanların durumunu (Runciter gibi) görüyoruz.
Peki nedir bu replicant'ların istediği? Basit: Daha çok yaşam.
Replicant'lar üretildiğinde onlara sunulan ömür dört sene. Ama bunu
uzatmak isteyen, diğer insanlar gibi yaşamaya hakları olduğuna inanan
ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olan Clovis ve onu takip
edenleri emekliye ayırmak da, söylediğimiz gibi BR ünitelerinin
istediği bir şey.

Bütün bunların yanında gelelim Voight-Kampff (VK) testine. Bu test,
karşınızdakinin replicant olup olmadığını anlamanıza yarıyor. Resimde
görüldüğü gibi retinaya odaklı bir test. Şüphelinin sorulan sorular
karşısındaki tepkilerini ölçüyor. Bunun için soruları iyi seçmeniz
gerekiyor. Üç seviye var. Kolay, orta ve zor. İstediğiniz sırayla
seçebilirsiniz. Ama her zaman kolay sormanızın bir işe yaramayacağı
gibi hep zor sorarsanız o zaman da bu, testin sonu olur.

Konuya da değindikten sonra gelelim oynanışa. Oyunumuz saf bir
adventure. Poing&Click olayı. Sol tuş etkileşime, sağ tuş ise BR
silahımızı çıkartmamıza yarıyor. Bir yere gideceğiniz zaman sol tuşa
birkaç defa basarsanız o zaman McCoy koşmaya başlıyor. Oldukça
kullanışlı. Yalnız ateş ederken tutturmaya çalışın. Her atışta hedef
yukarı fırlıyor. Hizalamak zor olabiliyor bazen. Hele hedef kaçmaya
çalışıyorsa.

Oyunun arayüzü de oldukça kullanışlı. Zaten zor olan hiç bir özelliği
yok. Her şey çok pratik. Ayarlar ve karakter ekranı olarak iki menüden
oluşuyor arayüz. Ayarları zaten biliyorsunuz. Karakter ekranında ise
McCoy ile ilgili seçenekler ve oyun boyunca topladığınız deliller, ses
kayıtları ve şüphelilerin fotoğrafları bulunuyor. McCoy ile ilgili
derken, konuşma esnasında nasıl bir tavır alacağını gösteren ifadeler
bulunuyor. Nazik, Normal (Varsayılan), Ters-Huysuz, Düzensiz-Kararsız
ve Oyuncunun Seçimi (Polite/Normal (Default)/Surly/Erratic/User's
Choice). Oyuncunun seçiminde kalırsa o zaman diyalogları siz
seçersiniz. Konuşmaları dikkatli seçin. Bir noktadan sonra
konuşmuyorlar ta ki siz yeni bir şeyler yapana kadar. O an için en
uygun diyalogları seçin. Diğer ayarlardan biri seçili olduğu zaman tam
anlamıyla istediğiniz şeyleri yapamıyorsunuz. Sanki eksik bir şeyler
olmuş gibi hissediyor insan. Bazen konuşmalar kısa sürebiliyor. Bir
daha konuş dediğinizde "İşim var şimdi" gibi laflar ediyorlar. Oyuncu
seçiminde kaldığında ise en azından neyi konuşmak istediğinizi siz
seçiyorsunuz. Ondan sonra "Tamamdır şimdi ne halin varsa gör" diyerek
(kendiniz diyorsunuz tabi ) maceraya kaldığınız yerden devam
ediyorsunuz.

Bu oyun için olumsuz bir şey yazmaya ellerim pek müsade etmese de
gerçekleri anlatmak gerekiyor. İlk önce karakterlerdeki kalitesiz
grafiklerden başlayalım. Yani niçin pek uğraşmamışlar buna anlamadım.
Hatta hiç uğraşmamışlar. O zamana göre arka plan, atmosfer vs her şey
yerli yerinde, çok sağlam. Ama karakterler ufak ufak karelere bölünmüş.
Gölgeyi de es geçmişler. Ayrıca her macera oyununda olması gereken en
önemli özelliklerden biri de yok. O da altyazı. Yani düşünün sokaktan
biriyle konuşacaksınız ve o kişi argo ya da sokak diliyle kelimeleri
yalayıp yutarak konuşuyor, siz de bilgisayar başında "Haydaa olm az
yavaş olsana!" deseniz de neye fayda? En azından dediği önemli
bölümlerin ses kayıtlarını KIA'da (Knowledge Information Assistant)
tutuyor. Yoksa vay İngilizceyi iyi derece bilmeyenin haline. Bunun
dışında hiç bir kusuru olmayan bir oyun. Müzikler çok iyi oturmuş.
Özellikle McCoy'un apartmanında balkona çıktığında çalan müzik çok hoş.

Arada oyunun filmle bağlantısı olması da eğlenceyi biraz daha
arttırıyor. Filmi izlemeyenler için kaybedecek pek bir şey yok. Ama
izleyenler için, arada geçen bazı diyaloglarda Deckerd'dan bahsedilmesi
sizi daha da heyecanlandırıyor.

Macera oyunları içerisinde kendisine apayrı bir yer edinmiş ve film
sektöründe de bir kült haline gelmiş bu serüveni, macera tutkunuysanız
ve oynamadıysanız –ya da izlemediyseniz- inanın bana çok şey
kaybetmişsiniz demektir. Bunu engellemenin tek yolu var ve onu da
biliyorsunuz...
sezo
sezo
Profesyonel
Profesyonel

Erkek
Mesaj Sayısı : 1980
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : ithalat -ihracat (sporcu )
Lakap : sezo
Ruh Hali : Blade Runner Seytan10
Rep : 1199
Kayıt tarihi : 23/02/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz