4x4 Evo 2
1 sayfadaki 1 sayfası
4x4 Evo 2
Oyun İnceleme - 4x4 Evo 2 İşlek bir caddede yürürken yanınızdan
geçen en hızlı şey olmasa da; en görkemli şey olabilir bir arazi aracı.
Artık dağın taşın yanında kentte de lüks bir kullanıma sahip olmaları
için özenile bezenile üretilen bu taşıtlar; giderek daha fazla ilgi
odağı olabiliyorlar. Bu taşıtların gelişimini izlemek için Chevrolet
veya Jeep'in on yıl önceki modellerini, bugünkü versiyonlarıyla
karşılaştırmanız yeterli olacaktır. Eğer bu karşılaştırmayla uğraşmak
istemiyorsanız ve bu araçlardan birine sahip olacak maddi gücünüz yoksa
(olmaması gayet doğal) benim yaptığım gibi bir yerlerden 4x4 Evo 2'yi
bulup, o bir türlü sahip olamadığınız "büyük oyuncaklar"dan birini
kullanmanın "sanal" da olsa nasıl bir duygu olduğunu keşfedebilirsiniz.
Oyun tahmin edileceği üzere kısaca "cip" adıyla anılan 4 tekerlerkten
çekişli arazi araçlarıyla yarışılan ve bir yolun rotasını takip etse de
özünde açık arazide geçen bir yarış oyunu. Ancak en önemli noktayı
hemen belirtmekte fayda var: Bu oyundan Need for Speed veya eğer
Playstation'da oynama şansınız olduysa Gran Turismo türü oyunlardan
bekleyeceğiniz "gerçekçiliği" beklemeyin. Neden mi?
Bunun nedeni bu oyunda arazi araçlarıyla yarışıyor olmanız değil;
oyunun yapımcılarının oyunu bir simulasyondan çok, bir arcade oyun
olarak geliştirmiş olmaları. Yani araç fizikleri, araçların kullanımı
ve hakimiyeti gibi özellikler, gerçek fizik kurallarına ve doğaya çok
bağlı değil. Hatta bazı yerlerde hiç bağlı değil. "Bu ne demek oluyor
şimdi?" diye halen aklında sorular olanlar; örnek olarak Midtown
Madness serisine bakabilirler. Bu oyunun özelliği, harika grafikleri ve
geniş ve seçenekli (düz bir rota takip etmeyen, özgürce dolaşılabilen)
parkurlarının yanında, gerçekçiliği düşük olan bir oyun olmasıydı.
Yirmi metrelik bir itfaiye kamyonu ile rampalardan uçup, kamyona
defalarca takla attırabiliyordunuz. 4 x4 Evo 2'de de bu kadar olmasa
da, gerçekçiliği yok eden faktörler var. 2 tonluk bir Grand Cherokee
ile bir kayaya çarptığınızda aracınızın "geri sektiğini" göreceksiniz.
Evet, araç sekiyor. Evet, bir topun sektiği gibi (tabi o kadar vahim
değil, korkmayın).
Yine çoğu sefer aracınızın olması gerektiğinden hafifmiş gibi
davrandığını farkedebilirsiniz. Çünkü aracınız düz yolda sağa sola
yalpalıyor bazen (veya ben gerçekten berbat kullanıyorum ama nedense
Need for Speed'de olmuyor bu). Gerçi bunu yolların taş toprak dolu
araziler olduğunu düşünerek açıklayabiliriz. Ancak yol kenarında
bulunan bir ağaca, bir karavana veya bir uçağa (gerçekten bir track'te
küçük bir havalanındaki bir hangarın içinden geçeceksiniz)
çarptığınızda aracınızın aynı tepkiyle "geri sektiğini" göreceksiniz;
bunun için bir açıklama bulmak zor.
Gerçek dışı olan bir başka özellik ise, aracınızı bir uçurumdan aşağı
yollasanız bile, aracın üzerinde bir çizik bile olmayacak. "İsveç
çeliğinden mi yapılmış bunlar?" derseniz; öyle bile olsa, araç uçarak
yere çakılıyor. Kısaca oyunda "damage modelling" denilen ve "hasar
modellemesi" diye çevirebileceğimiz sistem bulunmuyor. Yani malesef o
kaymak gibi cilalı ciplerinizi yolda sağa sola çarpıp, köprülerden
uçurarak "Acaba dağıldığında nası oluyo bu meret, hele dur bi bakayım"
gibi bir merakınız varsa bunu gideremeyeceksiniz. Ancak bunun için
yapımcıları suçlayamayız; zira aşağıda sayacağım büyük markaların
hiçbiri onbinlerce dolarlık araçlarının paramparça görüntüleriyle dolu
bir oyun yapılmasına razı olmamışlarsa bunu yadırgamamak gerek.
Şimdi gerçekçilik paranoyasını bir kenara bırakıp şu oyunun zevkine
varalım. Çünkü bu nerden baksanız bir yarış oyunu ve bu oyunlar tamamen
genç insanların egolarını tatmin etmeleri ve asla sahip olamayacakları
araçlarla yarışıp, güzel zaman geçirmeleri için yapılır. Terminal
Reality firması da bu amaçla hareket etmiş. Ve egosunu tatmin etme
heveslisi olan bizlere:
Çok sayıda farklı yarış modu (quick race, time attack, free roam, career ve multiplayer)
Chevrolet, Dodge, GMC, Infiniti, Jeep, Lexus, Mitsubishi, Nissan ve
Toyota'dan oluşan 9 markanın modellerinden oluşan 70'in üzerinde araç
(sanırım PS2'de Gran Turismo 3'ün ulaştığı sayıdan sonra en büyük
sayı). Yanlış saymış da olabilirim; daha az değil ama daha fazla
olabilir - sanırım career mod içinde çok sayıda araç daha var
30 farklı track (pist demiyelim de; parkur diyelim)
Çok sayıda yedek parça ve upgrade parçası
Her track'te 7'ye kadar değişik sayıda rakiple, 1 ila 20 tur arasında yarışma seçeneği
Her track için gündüz veya günbatımında yarışma seçeneği
Her track için açık, sisli, yoğun sisli ve yağmurlu olmak üzere 4 hava seçeneği
Ve bir yarış oyununda belki de ilk kez görülen ve career mode'un içinde
bulunan "mission"lar ile görev tabanlı bir yarış oyunu oynama şansı
sunuyor. (Sağol Terminal reality!)
Yarış modlarını biraz daha detaylı incelersek:
Quick Race: her yarış oyununda bulunan, hemen bir araç ve parkur seçip yarışa başlamınızı sağlayan zahmetsiz yarış türü
Time Attack: en iyi zamanı elde etmeye çalıştığınız yarış türü
Free Roam: 30 parkurdan birinde istediğiniz gibi gezip tozduğunuz, aslında bir "yarış" sayılmayacak, eğlenceli bir mod
Career: Bu da son dönemlerdeki yarış oyunlarının olmazsa olmaz'ı.
Kariyer modunda 30.000 dolarla işe başlayıp (iyi para bu devirde)
kendinize showroom'dan paranızın yettiği bir araç seçip turnuvalara
katılarak veya az önce belirttitğim "Mission" modunda size verilen
görevleri tamamlayarak para kazanmaya ve bu parayla kendinize daha iyi
araçlar, aracınıza ek parçalar (çok sayıda parça var, lastiklerden
motor parçalarına kadar) almaya çalışıyorsunuz ve oldukça eğlenceli bir
mod. Görevler, "Bilmemnerdeki antik kentin harabelerini bul" veya
"Bilmemnerde düşen uçağın enkazına ulaş" gibi görevler içeriyor; en
azından bu tip şeyler, tam tamına olmasa da...
Multiplayer: Bilgisayara karşı oynamaktan sıkıldığınızda
arkadaşlarınızı da "Hoca bak böyle bir olayımız var, bekleriz" diyerek
davet etmeniz için.
Araçların hakimiyeti çok zor değil ama biraz problemli; gerçekçilik
bölümünde değindiğim gibi, sadece gaza bastığınızda araç düz gider gibi
bi kural oyunda mevcut değil ama sanırım bu araziyle ilgili bir durum
ve zaten çok büyük bir düzlük bulamayacaksınız oyunda; daha çok tepeler
inip çıkacak ve virajlarla boğuşacaksınız; bu yüden dert etmezsiniz.
Zaten bir arazi aracı, need for speed'de alıştığınız hızlara da
çıkamaz; kaldı ki dediğim gibi çıkabilecek olsa da ona uygun yol gerek;
e malum alt yapı yatırımları yetersiz... pardon, oyunda pistler değil,
araziler mevcut.
Yollar takip edilmesi gereken bir parkur ve üzerindeki
checkpoint'lerden oluşuyor; istediğinizde yolun dışından ve
kestirmelerden gitme zevkine sahipsiniz; ancak bu checkpoint'leri
sırasıyla geçmek zorundasınız; hiçbirinin ıskalamamanız gerek, bunun
için de parkuru fazla terketmemeniz gerekiyor, çünkü oyun ortamı
gerçekten takdir edilecek kadar geniş ve yoldan bir çıkan, bir daha
dönemiyor. Ayrıca yol etrafındaki objelerin hemen hepsine
çarpılabiliyor ve çoğu (variller, dikenli teller, çitler, yol
levhaları, vb) gerçekten ağırlıkları olan engeller. Yani hiçbiri süs
olsun diye konulmamış, bu özellik çok güzel bir özellik.
Oyunda çok sayıda araç var demiştik; ancak oyunun arcade tarzı olması
nedeniyle, araçları birbirinden ayıran özellikler dış görünüşleri hariç
sadece son süratleri, akselerasyonları (ivme deyince yeni nesil
anlamakta güçlük çekebilir) ve "handling" denilen kullanımlarının
kolaylığı. Bunun haricinde; oyundaki genel mantık, "cip, ciptir".
Kamera açıları fena sayılmaz. Eğer araç içinden oynamaya meraklıysanız
üzülerek belirteyim; motor kapağından başka bir şey göremezsiniz, çünkü
adamlar 70 tane aracın her birinin kokpitini çizmeye üşenmişler haklı
olarak. Zaten çizselerdi herhalde bir cd daha eklemek gerekirdi oyuna.
Ama eğer dışarıdan oynayacaksanız aracın "takip" kamerası güzel; ama
bazen yolu göremiyorsunuz. Bence en güzeli "inertia" kamerası. Harika
bi seçim. Çünkü yolun iniş-çıkış, virajlı ve hızlı, her ayrı bölümünde,
size o an aracın içinde olduğunuz hissini veriyor. Bunu ancak bu
kamerayı kullandığınızda göreceksiniz.
Grafiklere ve seslere değinmeden yazıyı bitirmek hainlik olur. Oyunda
ses efektleri oldukça yeterli. Müzikler ise genelde son dönem yarış
oyunlarındaki modaya uyarak, rock-techno karışımı, pek de öyle evde cd
çalarınıza koyup dinleyeceğiniz kalitede müzikler değil. Biraz daha
fazla adrenalin salgılayın diye seçilmiş basit loop'lardan oluşan
parçalar. Grafikler ise bilgisayar oyunlarının gelecek her günde daha
fazla güzelliğe kadir olacağının bir kanıtı. Sanırım şu an piyasada
olan tüm PC yarış oyunları arasında en iyisi. Ancak bu nimetlerden
yararlanmak için de çok sağlam bir sisteminizin ve özellikle de EN AZ
32 MB olmak zorunda olan iyi bir ekran kartınızın olması şart. (Oyunu
16mb'lık bir kartla çalıştıramazsınız!). P550 256 mb ram ve 64 mb
GeForce 2 MX200'den oluşan sistemde, renk derinliği dışında (32 yerine
16) hiç bir detayı kısmadan oynanabiliyor; ama biraz daha rahat olması
ve tam randıman için 1024*768 yerinde 800*600 çözünürlüğü seçmek veya
detayları çok hafif de olsa kısmak gerekebilir; bu biraz da oyun
hızından beklentinize bağlı.
Evet, uzun bir incelemenin sonuna geldik. Baştan sona okuduğunuzda
dikkatinizi çekmiştir; oyunu bir paragrafta yerip, sonrakinde överek
uzun bir yazı yazdım. Ben de şimdi farkettim bunu. Ancak bu yazı böyle
olmak zorunda; zira bu oyun, isim vermeyim ama bazı oyunlar gibi
pozitif yönü bulunmayan oyunlardan değil; tam aksine, eğer gerçekçiliği
feda etmeye hazırsanız; piyasada şu anda bulunan en zevkli yarış
oyunlarından biri; ve caddelerde de rastladğımız arazi araçlarını
içeren çok az sayıda oyundan biri.iyi oyunlar
geçen en hızlı şey olmasa da; en görkemli şey olabilir bir arazi aracı.
Artık dağın taşın yanında kentte de lüks bir kullanıma sahip olmaları
için özenile bezenile üretilen bu taşıtlar; giderek daha fazla ilgi
odağı olabiliyorlar. Bu taşıtların gelişimini izlemek için Chevrolet
veya Jeep'in on yıl önceki modellerini, bugünkü versiyonlarıyla
karşılaştırmanız yeterli olacaktır. Eğer bu karşılaştırmayla uğraşmak
istemiyorsanız ve bu araçlardan birine sahip olacak maddi gücünüz yoksa
(olmaması gayet doğal) benim yaptığım gibi bir yerlerden 4x4 Evo 2'yi
bulup, o bir türlü sahip olamadığınız "büyük oyuncaklar"dan birini
kullanmanın "sanal" da olsa nasıl bir duygu olduğunu keşfedebilirsiniz.
Oyun tahmin edileceği üzere kısaca "cip" adıyla anılan 4 tekerlerkten
çekişli arazi araçlarıyla yarışılan ve bir yolun rotasını takip etse de
özünde açık arazide geçen bir yarış oyunu. Ancak en önemli noktayı
hemen belirtmekte fayda var: Bu oyundan Need for Speed veya eğer
Playstation'da oynama şansınız olduysa Gran Turismo türü oyunlardan
bekleyeceğiniz "gerçekçiliği" beklemeyin. Neden mi?
Bunun nedeni bu oyunda arazi araçlarıyla yarışıyor olmanız değil;
oyunun yapımcılarının oyunu bir simulasyondan çok, bir arcade oyun
olarak geliştirmiş olmaları. Yani araç fizikleri, araçların kullanımı
ve hakimiyeti gibi özellikler, gerçek fizik kurallarına ve doğaya çok
bağlı değil. Hatta bazı yerlerde hiç bağlı değil. "Bu ne demek oluyor
şimdi?" diye halen aklında sorular olanlar; örnek olarak Midtown
Madness serisine bakabilirler. Bu oyunun özelliği, harika grafikleri ve
geniş ve seçenekli (düz bir rota takip etmeyen, özgürce dolaşılabilen)
parkurlarının yanında, gerçekçiliği düşük olan bir oyun olmasıydı.
Yirmi metrelik bir itfaiye kamyonu ile rampalardan uçup, kamyona
defalarca takla attırabiliyordunuz. 4 x4 Evo 2'de de bu kadar olmasa
da, gerçekçiliği yok eden faktörler var. 2 tonluk bir Grand Cherokee
ile bir kayaya çarptığınızda aracınızın "geri sektiğini" göreceksiniz.
Evet, araç sekiyor. Evet, bir topun sektiği gibi (tabi o kadar vahim
değil, korkmayın).
Yine çoğu sefer aracınızın olması gerektiğinden hafifmiş gibi
davrandığını farkedebilirsiniz. Çünkü aracınız düz yolda sağa sola
yalpalıyor bazen (veya ben gerçekten berbat kullanıyorum ama nedense
Need for Speed'de olmuyor bu). Gerçi bunu yolların taş toprak dolu
araziler olduğunu düşünerek açıklayabiliriz. Ancak yol kenarında
bulunan bir ağaca, bir karavana veya bir uçağa (gerçekten bir track'te
küçük bir havalanındaki bir hangarın içinden geçeceksiniz)
çarptığınızda aracınızın aynı tepkiyle "geri sektiğini" göreceksiniz;
bunun için bir açıklama bulmak zor.
Gerçek dışı olan bir başka özellik ise, aracınızı bir uçurumdan aşağı
yollasanız bile, aracın üzerinde bir çizik bile olmayacak. "İsveç
çeliğinden mi yapılmış bunlar?" derseniz; öyle bile olsa, araç uçarak
yere çakılıyor. Kısaca oyunda "damage modelling" denilen ve "hasar
modellemesi" diye çevirebileceğimiz sistem bulunmuyor. Yani malesef o
kaymak gibi cilalı ciplerinizi yolda sağa sola çarpıp, köprülerden
uçurarak "Acaba dağıldığında nası oluyo bu meret, hele dur bi bakayım"
gibi bir merakınız varsa bunu gideremeyeceksiniz. Ancak bunun için
yapımcıları suçlayamayız; zira aşağıda sayacağım büyük markaların
hiçbiri onbinlerce dolarlık araçlarının paramparça görüntüleriyle dolu
bir oyun yapılmasına razı olmamışlarsa bunu yadırgamamak gerek.
Şimdi gerçekçilik paranoyasını bir kenara bırakıp şu oyunun zevkine
varalım. Çünkü bu nerden baksanız bir yarış oyunu ve bu oyunlar tamamen
genç insanların egolarını tatmin etmeleri ve asla sahip olamayacakları
araçlarla yarışıp, güzel zaman geçirmeleri için yapılır. Terminal
Reality firması da bu amaçla hareket etmiş. Ve egosunu tatmin etme
heveslisi olan bizlere:
Çok sayıda farklı yarış modu (quick race, time attack, free roam, career ve multiplayer)
Chevrolet, Dodge, GMC, Infiniti, Jeep, Lexus, Mitsubishi, Nissan ve
Toyota'dan oluşan 9 markanın modellerinden oluşan 70'in üzerinde araç
(sanırım PS2'de Gran Turismo 3'ün ulaştığı sayıdan sonra en büyük
sayı). Yanlış saymış da olabilirim; daha az değil ama daha fazla
olabilir - sanırım career mod içinde çok sayıda araç daha var
30 farklı track (pist demiyelim de; parkur diyelim)
Çok sayıda yedek parça ve upgrade parçası
Her track'te 7'ye kadar değişik sayıda rakiple, 1 ila 20 tur arasında yarışma seçeneği
Her track için gündüz veya günbatımında yarışma seçeneği
Her track için açık, sisli, yoğun sisli ve yağmurlu olmak üzere 4 hava seçeneği
Ve bir yarış oyununda belki de ilk kez görülen ve career mode'un içinde
bulunan "mission"lar ile görev tabanlı bir yarış oyunu oynama şansı
sunuyor. (Sağol Terminal reality!)
Yarış modlarını biraz daha detaylı incelersek:
Quick Race: her yarış oyununda bulunan, hemen bir araç ve parkur seçip yarışa başlamınızı sağlayan zahmetsiz yarış türü
Time Attack: en iyi zamanı elde etmeye çalıştığınız yarış türü
Free Roam: 30 parkurdan birinde istediğiniz gibi gezip tozduğunuz, aslında bir "yarış" sayılmayacak, eğlenceli bir mod
Career: Bu da son dönemlerdeki yarış oyunlarının olmazsa olmaz'ı.
Kariyer modunda 30.000 dolarla işe başlayıp (iyi para bu devirde)
kendinize showroom'dan paranızın yettiği bir araç seçip turnuvalara
katılarak veya az önce belirttitğim "Mission" modunda size verilen
görevleri tamamlayarak para kazanmaya ve bu parayla kendinize daha iyi
araçlar, aracınıza ek parçalar (çok sayıda parça var, lastiklerden
motor parçalarına kadar) almaya çalışıyorsunuz ve oldukça eğlenceli bir
mod. Görevler, "Bilmemnerdeki antik kentin harabelerini bul" veya
"Bilmemnerde düşen uçağın enkazına ulaş" gibi görevler içeriyor; en
azından bu tip şeyler, tam tamına olmasa da...
Multiplayer: Bilgisayara karşı oynamaktan sıkıldığınızda
arkadaşlarınızı da "Hoca bak böyle bir olayımız var, bekleriz" diyerek
davet etmeniz için.
Araçların hakimiyeti çok zor değil ama biraz problemli; gerçekçilik
bölümünde değindiğim gibi, sadece gaza bastığınızda araç düz gider gibi
bi kural oyunda mevcut değil ama sanırım bu araziyle ilgili bir durum
ve zaten çok büyük bir düzlük bulamayacaksınız oyunda; daha çok tepeler
inip çıkacak ve virajlarla boğuşacaksınız; bu yüden dert etmezsiniz.
Zaten bir arazi aracı, need for speed'de alıştığınız hızlara da
çıkamaz; kaldı ki dediğim gibi çıkabilecek olsa da ona uygun yol gerek;
e malum alt yapı yatırımları yetersiz... pardon, oyunda pistler değil,
araziler mevcut.
Yollar takip edilmesi gereken bir parkur ve üzerindeki
checkpoint'lerden oluşuyor; istediğinizde yolun dışından ve
kestirmelerden gitme zevkine sahipsiniz; ancak bu checkpoint'leri
sırasıyla geçmek zorundasınız; hiçbirinin ıskalamamanız gerek, bunun
için de parkuru fazla terketmemeniz gerekiyor, çünkü oyun ortamı
gerçekten takdir edilecek kadar geniş ve yoldan bir çıkan, bir daha
dönemiyor. Ayrıca yol etrafındaki objelerin hemen hepsine
çarpılabiliyor ve çoğu (variller, dikenli teller, çitler, yol
levhaları, vb) gerçekten ağırlıkları olan engeller. Yani hiçbiri süs
olsun diye konulmamış, bu özellik çok güzel bir özellik.
Oyunda çok sayıda araç var demiştik; ancak oyunun arcade tarzı olması
nedeniyle, araçları birbirinden ayıran özellikler dış görünüşleri hariç
sadece son süratleri, akselerasyonları (ivme deyince yeni nesil
anlamakta güçlük çekebilir) ve "handling" denilen kullanımlarının
kolaylığı. Bunun haricinde; oyundaki genel mantık, "cip, ciptir".
Kamera açıları fena sayılmaz. Eğer araç içinden oynamaya meraklıysanız
üzülerek belirteyim; motor kapağından başka bir şey göremezsiniz, çünkü
adamlar 70 tane aracın her birinin kokpitini çizmeye üşenmişler haklı
olarak. Zaten çizselerdi herhalde bir cd daha eklemek gerekirdi oyuna.
Ama eğer dışarıdan oynayacaksanız aracın "takip" kamerası güzel; ama
bazen yolu göremiyorsunuz. Bence en güzeli "inertia" kamerası. Harika
bi seçim. Çünkü yolun iniş-çıkış, virajlı ve hızlı, her ayrı bölümünde,
size o an aracın içinde olduğunuz hissini veriyor. Bunu ancak bu
kamerayı kullandığınızda göreceksiniz.
Grafiklere ve seslere değinmeden yazıyı bitirmek hainlik olur. Oyunda
ses efektleri oldukça yeterli. Müzikler ise genelde son dönem yarış
oyunlarındaki modaya uyarak, rock-techno karışımı, pek de öyle evde cd
çalarınıza koyup dinleyeceğiniz kalitede müzikler değil. Biraz daha
fazla adrenalin salgılayın diye seçilmiş basit loop'lardan oluşan
parçalar. Grafikler ise bilgisayar oyunlarının gelecek her günde daha
fazla güzelliğe kadir olacağının bir kanıtı. Sanırım şu an piyasada
olan tüm PC yarış oyunları arasında en iyisi. Ancak bu nimetlerden
yararlanmak için de çok sağlam bir sisteminizin ve özellikle de EN AZ
32 MB olmak zorunda olan iyi bir ekran kartınızın olması şart. (Oyunu
16mb'lık bir kartla çalıştıramazsınız!). P550 256 mb ram ve 64 mb
GeForce 2 MX200'den oluşan sistemde, renk derinliği dışında (32 yerine
16) hiç bir detayı kısmadan oynanabiliyor; ama biraz daha rahat olması
ve tam randıman için 1024*768 yerinde 800*600 çözünürlüğü seçmek veya
detayları çok hafif de olsa kısmak gerekebilir; bu biraz da oyun
hızından beklentinize bağlı.
Evet, uzun bir incelemenin sonuna geldik. Baştan sona okuduğunuzda
dikkatinizi çekmiştir; oyunu bir paragrafta yerip, sonrakinde överek
uzun bir yazı yazdım. Ben de şimdi farkettim bunu. Ancak bu yazı böyle
olmak zorunda; zira bu oyun, isim vermeyim ama bazı oyunlar gibi
pozitif yönü bulunmayan oyunlardan değil; tam aksine, eğer gerçekçiliği
feda etmeye hazırsanız; piyasada şu anda bulunan en zevkli yarış
oyunlarından biri; ve caddelerde de rastladğımız arazi araçlarını
içeren çok az sayıda oyundan biri.iyi oyunlar
sezo- Profesyonel
-
Mesaj Sayısı : 1980
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : ithalat -ihracat (sporcu )
Lakap : sezo
Ruh Hali :
Rep : 1199
Kayıt tarihi : 23/02/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz