F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!

Join the forum, it's quick and easy

F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!
F3do
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hukuk Sözlüğü

Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:03 am

HUKUK SÖZLÜĞÜ



Abluka Bir devletin dışarı ile olan ilişkilerini zor kullanarak kesmek.
Acele itiraz Verilen kararın tefhim yada tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde ( genellikle bir hafta ) yapılması gereken, kanunda açıkça sayılan itiraz türüdür. itiraz üzerine kararı veren makam değil itiraz mercii bir karar verir. (CMUK. 304)
Acenta Ticari mümessil ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimse (TTK 116 vd.)
Acir Kiraya veren kimse
Aciz Bir şahsın borçlarını ödeyemeyecek durumda bulunması
Aciz vesikası Alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika (İİK 143)
Açık artırma Bir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi.
Ada Çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan, çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası.
Adâd Adetler; sayılar
Adalet Haklılık; hakka uygunluk
Adem-i ifâ Yapmamak; yerine getirmemek; borcu ödememek
Adem-i iştirak Katılmamak
Adem-i selahiyet Yetkisizlik
Adem-i vüsuk Gercek olmamak
Adi kira Kiraya verenin, belli bir ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bıraktığı sözleşme.
Adi şirket Iki veya daha çok kimsenin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri sözleşme ile kurulan ortaklık.
Adlî kaza Cezai, hukuki, ticari, nizalı, nizasız yargı
Adlî müzaharet Adli yardım
Ağlep Kuvvetli; büyük
Ahar Başkası; üçüncü kişi; yabancı
Ahde vefa Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık
Ahit Söz verme
Ahkam Hükümler
Ahkâmı huzuriyye Hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri
Ahkâmı mahsusa Özel hükümler
Ahkâmı müteferia Ayrıntılı hükümler
Ahkâmı mütehalife Aykırı değişik hükümler
Ahvâl Durumlar; haller; vaziyetler
Ahz Almak
Aile hukuku Aile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır.
Aile şirketi Bir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık.
Aile yurdu Bir kimsenin, ailenin gereksiniminden büyük olmamak ve bizzat kendisinin veya ailesinin işletmesi ya da oturması koşuluyla, aile bireylerinin geçimi ve oturmasını sağlamak amacıyla ayırdığı taşınmaz ve ekleri.
Akamet Neticesizlik, kısırlık, sonuç alınmama.
Akar Taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler
Akarâtı mevkufe Vakfedilmiş, gelir getiren mallar
Akdetmek Sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak
Akd-i mebhusünanh Sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i mezbur Sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i muvazaa Karşılıklı ödün verilerek yapılan akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i sahih Geçerli, doğru, kusursuz akit, anlaşma, sözleşme
Alâhilâf'ül-kanun Kanun hilafına; yasaya aykırı olarak
Alâkadar Ilgili; ilişkili
Alât Aletler; araçlar
Aledderecat Sırasıyla; derecesine göre
Alelhesap Hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplatılmak üzere önceden ödenmesi
Ale-l-ıtlak Genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak
Ale-l-umûm Genel olarak; umumi bir biçimde; bütün
Alelusul Usulüne uygun;
Aleniyet Açıklık
Alettakrib Takriben; yaklaşık olarak
Amade Bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış
Amel Iş; edim; fiil
Amele Işçi; emekçi, ırgat
Amelî Işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı
Amenajman Doğal kaynakların işletilmesi
Amme Kamu
Amme intizamı Kamu düzeni
Anagayrimenkul Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütünü.
Anayapı Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın esas yapı kısmı.
Angaje Sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı
Ani edim Bir anda yapılan belli davranış ya da davranışlarla yerine getirilen edim
Anmuhakemetin Muhakeme yaparak; yargılama yoluyla
Antrepo Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer; ardiye; ambar
apostille 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesi hükümleri uyarınca, kararda imzası olan hakimin, o yargı yerinde yetkili ve görevli olduğunu gösterir tasdik şerhi.
appel istinaf
Arazi mahlule Mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye
Arazi-i emiriyye Beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar; beylik arazi
Arâzi-i haraciyye Haraca bağlı arazi;
Arâzi-i memlûke Mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler
Arâzi-i metrûke Halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi
Arâzi-i mevât Hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan,yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç, taşlık, pırnallık gibi yerler
Arazi-i mevkufe Geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi
Arazi-i miriye Devlete ait arazi
Arâzi-i öşriye Ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi
Arîz ve amîk Genişlik ve derinliğine; enine boyuna;
Arsa Belediye sınırları içinde, belediye tarafından parsellenerek üzerine inşaat yapmak için ayrılan arazi parçası.
Arsa payı Kat mülkiyetinde arsanın, kanunda belirtilen esasa göre bağımsız bölümlere ayrılan ortak mülkiyet payı.
Arz Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Arzuhal Dilekçe
Asgarî En az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük
Ashab-ı intikal Verasetin geçişinde hak sahipleri
Asrî Zamana uygun; çağdaş; modern
Ateh Bunama; bunaklık
Atıf Yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma
Aval Bonoya imza atarak sorumluluk altına girmiş kişiler lehine verilen bir tür kefalettir.
Avans Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik
Avârız Kazalar; belâlar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller
Avdet Dönüş; geri gelme; dönme
Ayn Para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri
Aynî Mala ilişkin;eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen
Ayni haklar Eşya üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar.
Azamî En çok; en büyük; en yüksek
Azil Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması
Azimet Gidiş; yola çıkma
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:03 am

[b]Bâ tapu Tapulu; tapu ile tasarruf olunan
Bâb Kapı
Ba'dehû Daha sonra
Bâ'de'l-isticar Kira sözleşmesinden sonra
Bâ'de'l-istirdad Geri aldıktan sonra
Bâdî olmak Sebep olmak
Bağımsız bölüm Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre, ana gayrimenkulun ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya müsait bağımsız mülkiyete konu olabilen bölümleri.
Bağıt Akit
Bâhir Belli; besbelli; açık; apaçık
Bahri Denize ait
Bâ-husus Hele; özellikle; üstelik
Baîd Uzak; ırak
Bâîs olmak Sebep olmak; göndermek; gerektirmek
Baki Sürekli; daimî; artan; kalan; kalımlı; kalıcı; [/ölümsüz; saklı duran
Bakiye Artan
Bâlâ Yukarı; yüksek; üst; yüce
Bâligân-mâbelâğ Ziyadesiyle; bol bol
Baliğ Eren; varan; bulan; yetişen; toplam; büluğa; ergin;
Bariz Açık; göze çarpan; belirgin
Basiret Doğru görüş; uzağı görüş; önceden görüş; seziş; uyanıklık; anlayış; kavrayış; dikkat; sağgörü
Batıl Doğru ve haklı olmayan; çürük; bozuk; sakat; boş; hukuken geçersiz; dayanaksız; temelsiz; beyhude; hüküm ifade etmeyen
Bayi Bazı maddeleri satma izni olan kimse; satıcı; satış yeri
Becâ Yerine; uygun; bedava; karşılıksız; parasız; emeksiz
Bedâyî Sermayeler; anamallar;
Bedel-i misil Emsaline uygun peşin para
Bedialar Göze güzel görünen şeyler; estetik
Bedihî Açık olan; besbelli; apaçık; akla; kendiliğinden gelen
Bediî Güzellik ölçülerine uyan; güzel; güzellik
Beher Her biri
Belagat Iyi konuşma; sözle inandırma yeteneği; söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı
Beraat Aklanma
Berât Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman
Berâyı tetkik Inceliyerek
Berhava Havaya gitmiş; kaybolmuş; uçurulmuş; yararsız; boş
Berî-üz-zimme Zimmetten kurtulmuş; aklanmış
Ber-mucib-i talep Talep mucibince; istem gibi
Ber-vech Olduğu gibi; olarak
Ber-vech-i bâlâ Yukarıda olduğu gibi
Ber-vechi peşin Peşin olarak
Beşerî Insanoğlu ile ilgili; insanî; insana mensup
Betekrar Tekraren; tekrarla
Bey ü şira Almak ve satmak
Beyanname Bir makama veya kamuoyuna yapılan açıklama belgesi.
Bey'i Satım; satma; satış; satılma;
Bey'i bât Kesin satış
Bey'i bi-l vefâ Kararlaştırılan süre içinde satılanı geri almak koşulu ile yapılan satış sözleşmesi
Bey'i mukayaza Malı mal ile değiştirmek; trampa
Bey-i sarf Parayı paraya satmak; para bozmak
Beyn Ara
Beyn'en-nâs Halk arasında
Beytülmal Maliye hazinesi
Beyyine Bir olayın veya işlemin doğruluğunu ortaya koyabilmek için hakimi iknaya yönelik yöntem veya her türlü vasıta ; delil, şahit
Beyyine külfeti Mahkemede bir beyan ve iddiayı kanıtlama yükümlülüğü MK 6. madde
Bidâyet Başlama; başlangıç
Bidâyet mahkemesi Ilk mahkeme; davaları birinci derecede gören ve çözümleyen mercii
Bi-eyyi-hâl Herhalde; mutlaka; elbette
Bigüna Herhangi bir
Bi-hakkın Hakkıyle; hakkı olarak, gerçekten; tamamiyle
Bi-haseb-il verase Veraset nedeniyle; verasetten doğma
Bi-hükm'ül-kanun Kanun hükmü gereğince; yasa kuralı ile
Bila ….sız
Bilâ kayd ü şart Kayıtsız ve şartsız
bilahare sonradan
Bil-ahire Sonra; sonradan
Bilâkis Tersine olarak; tam tersine; aksine; sonunda
Bilâ-müddet Süresiz
Bilanço Bir kuruluşun, belli bir tarihte, alacaklı ve borçlu bulunduğu değerleri gösteren özet muhasebe cetveli; işletmenin finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını gösteren tablo.
Bilâ-sebeb Sebepsiz
Bilâtefrik Tefrik etmeksizin; ayırmaksızın
Bilbeyyine Delil ile; tanık ile; ispat ile
Bil-cümle Bütün; hepsi; tamamı
Bil-farz Tutalım ki; diyelim ki; sayalım ki; söz gelişi
Bilfiil Gerçekten; fiilen; hakiki olarak; iş olarak; iş edinerek
Bililtizam Bile bile
Bilistirdad Geri alarak; geri alınarak
Bilmuvafakat Razı olarak
Bilmüzakere Müzakere ederek; üzerinde görüşüp tartışarak
Bilmüzayede Artırma ile; artırarak
Bi-l-müzayede Müzayede ile
Bi-l-rü'ye Görerek; görülerek
Bî-ma'nâ Manasız; anlamsız
Binâberin Bundan dolayı; bunun üzerine; bu nedenle
Binâen-alâ-zâlik Bundan dolayı; bunun üzerine
Binâen-aleyh Bunun üzerine; dolayısıyla; bundan dolayı
Bi-n-netîce Netice olarak; sonuç olarak
Binniyabe Naip eliyle; vekillik ile; vekaleten
bisud faydasız;yararsız
Bîtâp Bitkin; güçsüz; takatsız; yorgun
Bî-taraf Tarafsız
Bitarıkıl'evlâ Evveliyetle; öncelikle
Bi-t-tabi Tabiatiyle; doğal olarak
Bkz. yaylak, kışlak.
Bono Bir kimsenin diğer bir kimseye veya onun emir ve havalesine, belirlenen vadede, belirli bir tutarı ödeme taahhüdünü içeren, özel biçim ve hükümlere tabi ticari senet; emre yazılı senet.
Borç ilişkisi İki taraf arasında mevcut olup bir şeyin verilmesi,yapılması veya yapılmamasını öngören hukuki bağdır.
Bölünebilir edim Niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişme olmaksızın, birden ziyade parçalara ayrılarak ifa edilebilen edim
Bölünemez edim Niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişme olmaksızın, birden ziyade parçalara ayrılarak ifa edilemeyen edim
Butlan Geçersizlik
Bürûz Belirme; ortaya çıkma
B]
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:05 am

C.SAVCISI MÜDDEİUMUM
Câmi Cem eden;
Câmia Topluluk; zümre
Cânî Cinayet işlemiş olan kimse
Canîb-i beytülmal Hazine tarafı
Canîb-i vakıf Vakıf tarafı
Canîp Yön; taraf; cihet; yan
Cari Uygulanan; yürürlükte olan
Cây-i teemmül Etraflıca düşünülmeye değer; düşünülmesi yerinde olur
Cebel Dağ, yüksek tepe.
Cebrî Zorla yapılan; zor kullanarak yaptırılan; zor altında; güç kullanarak
Cebri icra Kendi istekleriyle borçlarını ödemeyen borçluların, borçlarını Devlet kuvveti ile ödemelerinin sağlanması; ilgili icra dairelerinin, (gereğinde) zor kullanarak, borçluyu borcunu ödemeye zorlamaları
Cebri satım Malikinin isteğine bakılmaksızın, resmi makamlar tarafından yapılan satım
Celesat-ı âti Gelecekteki celseler, oturumlar
Celile Büyük; ulu
Celpname Yargılamada,davacı,davalı,tanık,bilirkişi gibi kimseleri mahkemeye getirtmek için yapılan çağrı
Cemetmek Toplamak; bir araya getirmek
Cemi ezmân Bütün zamanlar; zamanların toplamı
cenup güney
Cereme Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme; para cezası
Cerh ü iptal Çürütme ve yok sayma; geçersiz hale getirme
Cevâmi' Camiler; mescitler; toplanılan yerler
Cevâz Izin; müsaade; caiz olma
Cevâz bahş Izin veren; müsaade eden
Cevher Maya; öz; değerli taş; elmas
Ceza Suç işleyen kişilerin karşılaşacakları tepkidir,yani kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü müeyyidedir.
Ceza şartı Ceza koşulu; alacaklının zararını karşılama şartı
Cezrî Asıl ile ilgili; kökle ilgili; kökten; temelden
Cibâyet Alma; toplama; vergilerin ve başkaca devlet gelirlerinin tahsili
Cihet Yön; taraf; amaç
Cins tashihi Tapu kütüğünde kayıtlı bir taşınmazın niteliğinin değiştirilerek kütüğe, başka bir nitelikte tescil edilmesi.
Ciro Çifte yetki veren havale; ticari senedin, arkasına yazılan yazı veya imza ile başkasına devri.
Cismanî Cisimle, bedenle ilgili; bedensel
Cism-i câmid Cansız cisim
Cürmiyet Suç hali; suçluluk
Cürmü meşhut Suçüstü; göz önünde işlenen suç
Cürüm tasnii Bir kimse hakkında cürüm uydurmak
Cüz Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük




Çek Ödeme aracı; kanun ile belirlenen şekilde düzenlenen, keşidecinin emrinde para bulunan banka üzerinden çekilebilen havalesi
__________________
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:07 am

Dâfi Defi'de, savuda bulunan kimse
Dahiliye Vekâleti İçişleri Bakanlığı
Dâyin Borç veren; alacaklı
Deâvî Davalar
Defaât Kereler; kezler; yollar
Def'aten Bir defada; birden
Defâtir Defterler; birlikte dikilmiş kağıtlar
Def'i def Def'e karşı def'; savuya karşı savu
Defter-hâne Taşınmaz mallara ilişkin tasarrufların kayıt
Defter-i hakanî Eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği defter
Defter-i hakanî idaresi Eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği daire
Değer baha Bir malın iktisadi duruma göre kıymetini ifade eden fiyat
Delâlet Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık
Delâlet-i bil'işare Işaret ederek, hatırlatarak gösterme
Delil Kanıt; tanıt; ipucu




Ebniye Binalar; yapılar
Ecnebî Yabancı; bir devlete göre,kendi uyruğunda bulunmayan gerçek veya tüzel kişiler
Ecr-i müsemmâ Taraflar arasında belirlenen ücret
Ecrimisil Bir malın kullanılmasından doğan yararların para ölçüleriyle takdiri
Eda Edim; borçlanılan şey; borcun konusu
Eda davası Davalının bir iş yapmaya,bir ifada bulunmaya veya bir iş yapmamaya,bir ifada bulunmamaya mahkum edilmesinin istenildiği dava
Edeb Iyi terbiye; naziklik; usluluk
Edim Aralarındaki borç ilişkisi dolayısıyla alacaklının isteyebileceği, borçlunun da yerine getirmekle yükümlü bulunduğu bir davranış biçimi
Ef'âl Eylemler; fiiller, işler; ameller
Efrâd Fertler; bireyler
Ehil Ehliyetli; hak sahibi; bir hukuki işlem yapabilme yeteneğine sahip
Ehl-i hibre Bilirkişi
Ehl-i vukûf Bilirkişi
Ekalliyet(akalliyet) Azınlık
Eklenti Bir konutun veya bir binanın kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan ya da kolaylaştıran yapı.
Ekser Daha ziyade; ençok; çoğu; çoğunca
Ekseriyet Çoğunluk
Ekseriyeti ara Oy çokluğu
Elfaz Kelimeler; sözler
Elîm Elemli; kederli acılı
El-yevm Bugün; şimdi; halen
Emlak vergisi Konusu bina ve arazi olup, bu bina veya arazi malikinin, intifa hakkı sahibinin, her ikisi de yoksa malik gibi tasarruf eden kimsenin, bina ve arazinin değeri esas alınarak kanunda belirtilen oranlara göre ödediği vergi.
Emlâk-i sirfe Yeri ve üzerinde binalar ve ağaçları mülk olan taşınmaz mallar
Emr-i makzî Hükme bağlanmış iş
Emtea Ticaret konusu her türlü mal
emtia eşya, mallar.
Emval Mallar; mülkler
Emvâli menkule Taşınır mallar;taşınabilir mallar
Enfüsi Öznel; subjektif
Enkaz Bina yıkıntıları; yıkıntı; moloz; eski hayvanların bakiyeleri
Envai mesalih Işlerin çeşitliği
Erbaa Dört
Erbâb Ehil; becerikli; muktedir; yetenekler; sahipler; malikler
Erbâb-ı vukuf Bilirkişiler
Esbab-ı mucibe Gerekçe; gerektirici sebepler
Eshâb Sahipler; bir şeyin malikleri
Esham Pay senedi; hisse senedi
Eslem En selâmetli; en emin; en doğru; en sağlam
Esnaf Ister gezici, ister bir dükkan veya bir sokağın belli bir yerinde sabit olsun, iktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleridir.
Eşcar Ağaçlar
Eşhas Şahıslar; kişiler; kimseler
Eşkâl Biçimler; suretler; tarzlar
Etfal Çocuklar, sübyanlar.
Evkaf Vakıflar
Evleviyet Tercihli; haydihaydi; öncelikle
Evrâk Yapraklar; kağıtlar; arşiv
Evrâkı müsbite Ispat edici belgeler; tesbit edici yazılar; tapu kütüğünü tamamlayan belgeler
Evsaf Nitelikler
Evsafı mümeyyize Belirgin nitelikler
Evvelâ Birinci olarak; herşeyden önce; ilk önce
Evvelemirde Herşeyden evvel; işin başlangıcında; ilk iş olarak
Ezcümle Özellikle; özet olarak; sözün kısası; toplucası
Ezmân Zamanlar, vakitler; anlar; çağlar



Fâhiş Aşırı; ağır; çok fazla
Fariğ Bir şeyi veya hakkı başkasına devreden; ferağda bulunan; feragat eden; taşınmaz maldaki tasarruf hakkını başkasına bırakan kişi
Farz Zorunlu; baş koşul; boyun borcu; çok gerekli; varsayma
Fâsıl Ayıran; bölen
Fâsıla Aralık; ara
Fasl etme Halletme; neticelendirme
Fehime Anlayış
Fek Kaldırma; bir hukuki sınırlamanın kaldırılması; sona erdirme; bitirme
Fer' î Bağımlı; ekli; eklentili; ikinci derecede olan
Ferâgat Vazgeçme; el çekme; dinlenme
Ferağ Devir; devretme; bir hakkı birine geçirme; mirî veya vakıf arazinin yararlanma hakkının satışı
Ferd Tek; yalnız olan şey; eşi olmayan; tek olan sayı
Fesâd Karıştırıcı; arabozucu; karışıklık; bozukluk; dolan
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:07 am

Gabin 1) bir sözleşmede tarafların karşılıklı edimleri arasında açık bir orantısızlık bulunmasıdır. karşı tarafın özel durumundan aşırı faydalanma olarak da nitelenebilir*. gabin durumunda zarar gören taraf bir yıl içinde sözleşmeyi bozduğunu bildirerek verdiği şeyi geri alabilir.bir yıl geçtikten sonra sözleşme geçerli hale gelir. 2)haksız faydalanmak, sömürü...
Gaî (gaiye) Gaye, maksat ve netice ile ilgili; amaca ilişkin
Gaip Görünmeyen; hazır olmayan; yitik; yok olan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun zaman haber alınamayan kişi
Galle Gelir; hasılat; yarar
Garaz (garez)gizli düşmanlık; asıl maksat; erek; amaç; hınç
garp batı
Gars Ağaç dikme
Gasıb Başkasının bir eşya, para yada kıymetli malını elinden veya tasarrufundan zorla haksız yere alan kimse
Gasp Başkasının bir eşya, para yada kıymetli malını elinden veya tasarrufundan zorla ve haksız alınması
Gaybubet Kaybolma; yokluk; göz önünde olmayış; yitiklik
Gayr (gayir) Ayrı; başka; özge; artık; diğer; yabancı
Gayrı vazıh Kapalı
Gayr-i melhûz Beklenmedik; imkansız; olanaksız
Gayr-i mümkün Olanaksız; imkansız
Gayrimenkul Bir yerden bir yere taşınması olanaksız (taşınmaz) mal.
Gayrimenkul mükellefiyet Bir taşınmaz malikinin, sahip olduğu mülkü nedeniyle ve özellikle o taşınmaz (gayrimenkul) teminat olmak üzere, diğer bir kimse lehine bir şey yapmaya veya vermeye zorunlu tutulması.
Gayrimenkul tellallığı Taraflar arasında (hiçbirine sürekli olarak bağlı olmaksızın), taşınmaza ilişkin sözleşmelerin (kira, satım vb.) yapılması hususunda ücret karşılığında aracılık etme mesleği; emlakçılık.
Geçici tescil Halen varolup da uyuşmazlığa neden olan ayni hakların korunması amacıyla tapu kütüğüne yapılan tescil.
Geçit hakkı Bir taşınmaz üzerinden başka bir taşınmaz malikinin geçebilmesi için kurulan bir ayni hak.
Genel idare Bütün ülkeyi kapsayan idare olup "merkez teşkilatı" ve "taşra teşkilatı"ndan oluşur.
Genel vekaletname Bir kimsenin, kendi adına her türlü işi yapması için başka bir kişiye vermiş olduğu vekillik belgesi.
Gerçek kişi İnsanlar.
Gerçi Gerçekten; vakıa
Gıyâb Hazır ve mevcut olmama; göz önünde bulunmama; uzaklaşma; kaybolma; arka
Girift Dolaşık; karışık; bir birinin içine girgin; tutma; yakalama
Grev Işçilerin aralarında anlaşarak veya bir kurululun kararına uyarak topluca iş bırakmalarıdır.
Gûna (gûne) Türlü; gidiş; tarz; yol; sıfat
Güzeran Geçici; geçen
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 9:08 am

Hacet Gerek; gereklilik
Hâcir Hicret eden; bir yerden başka bir yere göçen; sayıklayan (hasta)
Haciz Borçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle, borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması.
Hâdis Meydana gelen; çıkan; yeni çıkan
Hafiyyen Gizli olarak; saklı olarak; gizlice
Hafriyat Kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma
Hail Duvar, çit, parmaklık, tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller
Haiz Sahip; elde bulunduran; taşıyan
Hak Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir
Hak ehliyeti Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme, mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği.
Hakikiye Hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten
Hakk Doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse
Hakkaniyet Hak ve adalete uygunluk; doğruluk
hakkı hıyar seçimlik hak
Hakk-ı mesil Su yolu hakkı
Hakk-ı mürûr Geçit hakkı
Hakk-ı şuf'a Önalım hakkı
Hakk-ı şürb Içme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı
Haksız fiil Hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir
Haksız iktisap Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine meydana gelen artma ya da azalmama durumu
halefiyet ardıl, yerine geçme, yerine geçen
Halel Bozma; bozukluk; eksiklik; zarar
Haleldar olmak Bozulmak; çiğnenmek
Hali sabıka irca Eski hale getirme
Halita Karışım
Harâc-ı mukaseme Arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi
Harâc-ı muvazzaf Arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre,maktûiyet veçhile tayin olunan vergi
Hariciye Vekâleti Dışişleri Bakanlığı
Hârîm Başkasının giremeyeceği,girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem
Harnup Keçi boynuzu
Hartama Pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta;
Has Sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme
Hasârât Zararlar; ziyanlar; hasarlar
Hasb-el-kanun Kanun gereği
Hasb-el-memuriyye Memuriyet gereği
Hasebiyle Yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle
Hasılat Kirası Kiraya verenin, bir bedel karşılığında, hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası.
Hasîm Iki düşmandan herbiri
Hâsim Hasmeden; kat'eden, kesip atan
Hasren Muhasara ederek; etrafını çevirerek
Hâss Özgü
Hatîa Günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık
Havale Yollama ödeyicisinin, para, değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri, yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme.
Hâvi Kapsar; kapsayan; içeren; içerir
Havza-i fahmiyye Kömür havzası; kömür bulunan bölge
Haylûlet Engel olma; araya girme; yolu kapama
Hayr (hayır) Iyilik; iyi; faydalı iş; yarar
Hayrât Sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese
Hazine Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber, bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri, diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt; devlet kasası.
Heder olma Ziyan olma
Hedm Yıkma; harap etme
Hıfz Saklama; koruma
Hibe Bağışlama
Hidematı amme Kamu hizmeti
Hilafı Tersi; aksi; zıddı
Hilkat Yaratılma; yaratılış; tabiat
Himaye Koruma; korunma; birine arka çıkma
Hini dava Dava sırasında
Hini hacet Gerektiğinde
Hisse-i şayia Yaygın hisse; ortak pay
Hitâm Son; bitim; tükenme; nihayet
Hizmet sözleşmesi İşçinin, belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme.
Hod-be-hod Kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden
Huda Aktarma
Hudûs Sonradan peyda olma
Hukuki işlem Bir veya birden çok kişinin, hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması.
Hukuki tağyir Bir kimsenin, kendisine ait olmayan menkul eşyalar üzerinde bazı işlemlerde bulunarak, bu eşyanın niteliğini değiştirmesi
Hukukun şeklî kaynakları Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını göstere kaynaktır.
Hulâsa Özet
Hulûl Gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi
Husule gelmek Doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak
Husûmet Hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma
Husûsat Bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler
Hususî Özel; kişiye ait
Hüccet Senet; delil; belge
Hükkâm Hakimler; yargıçlar
Hükmî şahsiyet Tüzel kişilik
Hükümsüzlük Bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır.
Hüsnü ceryan Iyi icra etmek
Hüsnüniyet Iyiniyet
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:29 am

Iade [/B] Geri verme; geri çevirme; eski duruma getirme
Iade-i muhakeme Yargılamanın yenilenmesi
Iaşe Yaşatma; besleme; geçinme
Ibâre Deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz
Ibhâm Kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma
Ibka Devamlı, sürekli kılma; yerinde bırakma
Ibra Aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının, borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi
Ibraz Gösterme; meydana çıkarma; sunma
Ibtida Başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta
Icâb Gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz
Icabet etme Uyma
Icabı hal Durumun gereği
Icar Kiraya verme; kiraya verilme
Icâre-i müeccele Sonradan alınacak kira
Icareteynli vakıf Ivedili ve süreye bağlı kira sözleşmesi olan vakıf mallar
Icazet Izin; ruhsat, diploma
Icâzet-i lâhika Bir kimsenin izni olmadığı halde,yapıldıktan sonra bir şeyi kabul etmesi ve onaylaması
Icbar Zorlamak
Icbar etme Zorlama
Icmâl Kısaltma; özetleme; öz; özet genel toplamı
Icra tetkik mercii İcra-İflas dairesinin üzerinde olup, icra-iflas işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetleyen ve ayrıca kanunun kendisine verdiği dava ve işleri gören özel mahkeme.
Içtihad Özel görüş; anlayış; kavrayış
Içtima Toplanma; toplantı; bir araya gelme
Içtimaî Sosyal; toplumsal
Içtinap Kaçınma; çekinme
Idame Devam ettirme; sürdürme
Idâre-i husûsiyye Il özel idaresi
Ifa Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim
Ifadat Sözler
Ifade Anlatma; anlatış; anlatım
Ifham Anlatma; anlatılma; bildirme; bildirilme
Iflas Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum.
Ifrağ Bir durumdan başka bir duruma sokma
Ifraz Arazinin parçalanması; bölünmesi; parsellere ayırma; araziyi imar açısından uygun parçalara bölme
Ifşasına müeddi Açıklanma gereği
Ihale Artırma veya eksiltme biçimiyle yapılan ve en uygun fiyatı teklif edene (en çok artıran veya eksiltene) işin/malın verildiği sözleşme yöntemi.
Ihâta Bir şeyin etrafını çevirme; sarma; kuşatma; etrafı çevrilme; anlayış; geniş bilgi
Ihbar Haber verme; bildirme; bildirim
Ihdas Ortaya çıkarma; kurma; bir şeyi ilk kez ortaya koyma
Ihfa Saklama
Ihkak-ı hak Kendiliğinden hak alma
Ihlal etmek Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak
Ihmal Dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanan kusur; savsaklama; gerekli özeni göstermeme
Ihraç Çıkarma; dışarıya mal satma; dış satım
Ihraz Benimseme; sahipsiz bir malı sahiplenme
Ihtar Hatırlatma; dikkati çekme; uyarma; uyarım
Ihtarname Bir kimseye, bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi.
Ihticâc Delil veya tanık gösterme
Ihtilaf Anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı
Ihtilat Karışma; katılma; bir araya gelme
Ihtimam Özen; bir şey, iş ya da kişiye özel dikkat gösterme
Ihtirâzi kayıt Çekince; önkoşul; belli hakları kullanma hakkının saklı tutulması
Ihtiva etmek Içermek; kapsamak; içine almak; içinde bulundurmak
Ihtiyar etmek Seçmek; seçme hakkını kullanmak; tercih etmek; yeğlemek
Ihtiyarî Isteğe bağlı; seçmeli; istemli
Ihtiyat Sakınma;
Ihtiyati tedbir Davacının, davasını kazanması durumunda, dava konusu şeye kavuşabilmesi için, davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem.
Ihzâr Hazırlama; huzura getirme;
Ihzaren celb Sanığı veya tanığı, kendi arzusu nedeniyle gelmediği için mahkeme önüne hakim kararı ile zorla getirtme
Ihzarî Hazırlayıcı; yetiştirici; hazırlık niteliğinde olan
Ika etmek Yapmak; etmek; oluşturmak
Ikâme Yerine koyma; yerine kullanma; dikme;yerine geçme; kaim olma; dava açma
Ikamet etme Bir yerde yerleşme iradesi ve niyetiyle oturma.
Ikametgah Bir kimsenin yerleşme kast ve niyetiyle oturduğu yer
Ikmal Tamamlama; bitirme; devamlı olarak yiyecek içecek ve diğer gerekli malzemenin sağlanması
Ikrâh Korkutma; bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya, yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamak
Ikrar Saklamayıp söyleme; bildirme; açıkça söyleme; kabul
Ikraz Borç verme; ödünç verme
Iktifâ Yeter bulma; yetinme
Iktirân Yakın varma; yanına gelme; yaklaşma; ulaşma; erişme
Iktisabî Kazanma ile ilgili; edinme ile ilgili
Iktisadi Ekonomik
Iktisap Kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme
Iktiza Gerekme; gerektirme; gereklilik; işe yarama ilâm yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son ) kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamlı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti)
I'lâmât Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge
Ilamlı icra takibi Para veya paradan başka bir şey içeren konularda, önce bir mahkeme ilamı alınıp, ilamlara özgü icra takibi yapılması.
Ilamsız icra takibi Elinde bir mahkeme ilamı bulunmayan veya bulunmasına rağmen ilamlı icra yoluna başvurmayan kişilerin, alacaklarını elde etmek için başvurdukları icra yolu.
Ila-nihâye Sonuna kadar
Ilga Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme; geçersizleştirme
Illet Hastalık; sakatlık; bozukluk; neden; sebep
Illiyet bağı Nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki
Ilmî Bilimsel
Ilmi içtihatler Hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sunmuş oldukları görüş, düşünce ve kanaatlerdir.
Ilmühaber Belge; birinin herhangi bir durumunu (örneğin ikametgahını) gösteren durum belgesi
Iltibâs Karıştırılma; benzeşim; karışıklık
Iltihâk Katılma; karışma
Iltisâk Yapışma; bitişme; kavuşma
Iltizam Kendi için gerekli sayma; gerektirme
Iltizami muamele Bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın, yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem;
Ilzâm Susturma; bağlama
Imâl Yapma; yapılma; meydana getirme
Imâr Bayındırlık; bayındır duruma getirme; geliştirme
Imdi Buna göre; şu halde; o halde
Imha Yok etme; ortadan kaldırma; mahvetme
Imhâl Mühlet verilmesi; süre verilmesi; erteleme; yeni bir önel tanıma
Imlâ Doldurma; doldurulma; yazdırma; yazdırılma; bir dilin cümlelerini, kelimelerini doğru yazma bilgisi
Imtina Kaçınma; çekinme
Imtisâl Gerekeni yapma; bir örneğe göre hareket etme; alınan emre boyun eğme
Imtiyaz Ayrıcalık; farklılık
Inbiâs Gönderilme; meydana çıkma; ileri gelme
Ind-el-hâce Lâzım olduğu; gerektiği zaman
Ind-ettemyiz Temyiz sonunda; temyiz olunduğunda
Indinde Yanında
Infâk Beslemek; geçindirmek; nafakalandırmak
Infisah Ortadan kalkma; dağılma; fesholma.
Infisâh Fesh olunma; bozulma; hükümsüz kalma; dağılma; kendiliğinden ortadan kalkma
Inhisar Tekel; monopol; alımın veya satımın tek bir elde toplanması
In'ikad Bağlama; kurulma; toplanma
Inkılâp Değişme; bir halden başka bir hale dönme; devrim
Inkıta Kesilme; kesinti; ara verme
Inkıyâd Boyun eğme; kendini teslim etme
Inkisâm Taksim olma; parçalanma; bölünme; ayrılma
Inkişaf Açılma; gelişme; gelişim; açınım
Inkiza Bitim; sona erme
Insicâm Bir düzeye gitme; düzgün söz; düzgünlük; tutarlık
Inşâî Inşaya, yapıya ait
Inşaî hak Yenilik doğuran hak; bir hukuki durumun ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir hukuki durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak
Intac Sonuç verme; nitelendirilme; sonuçlandırılma; bitirme
Intifa Yararlanma; bir şeyden istifade etme
Intifa hakkı Yararlanma hakkı; başkasına ait bir malda, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi
Intifa hakkı Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi.
Intihâb Seçme; seçilme; seçim
Intikal Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının, kanun ile belli kimselere geçmesi
Intikal Geçme; geçirim; nakil; birinden diğerine geçme; yer değiştirme; el değiştirme bir mal üzerindeki tasarruf hakkının kanun ile belli kimselere geçmesi
Intikal Geçiş; göçüş; anlama; kavrama; yer değiştirme; el değiştirme
Intizâm Düzgünlük; çeki düzen; düzenlilik
Intizâr Bekleme; beklenilme; gözleme; gözlenilme
Inzibât Yolunda olma; genel emniyetin yolunda olması; sıkı düzen
Inzimâm Eklenme; katılma; ilave
Ipham Belirsizlik
Ipka Kalma; yerinde bırakma; görevinde bırakma; yenileme
Ipotek Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni hak.
Ipotek akit tablosu İpoteğin kurulması sırasında tapu memuru tarafından düzenlenen ve ipoteğin durumunu gösteren resmi senet.
Ipotek belgesi Tapu sicil müdürlüğü tarafından verilen ve ipotek akit tablosunun özetini içeren belge.
Ipotekli borç Senedi Taşınmaz rehni ile güvence altına alınmış kişisel bir hak nedeniyle, yetkili tapu görevlilerince ilgili taşınmaza değer biçilerek, taşınmaz değerinin bağlandığı (sürümünün kolaylaştırıldığı) kıymetli evrak.
Iptal Hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmışbir idari işlemin yargı organının kararıyla ortadan kaldırılmasıdır
Irae Tayin etme; gösterme
Irae edilmek Gösterilmek
Iras Yapma; etme; birine (zarar) verme, sebep olma
Irat Senedi Bir alacak nedeniyle üzerinde gayrimenkul mükellefiyeti kurulan bir taşınmazın değerinin, taşınmazdan ödenmesi gerekli bir para borcu biçiminde bağımsızlaştırılarak, sürümünü artırmak için bağlandığı kıymetli evrak.
Irca Eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme
Irca olunma Eski duruma getirme; çevirme; döndürme
Irsen Irs yoluyla; miras yoluyla (geçerek)
Irtibat Bağlantı; ilişki; ilgili olma
Irtifak Hacet talep etme; ihtiyaç duyma; yükümlenim
Irtifak hakları Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi veya mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak tesis edilen hukuki işlem.
Irtihan Rehin olarak alma, alınma
Is'af Yerine getirme
Isâl Vardırma; vardırılma; ulaştırma; ulaştırılma
Isbât Şahit ve delil göstererek doğrusunu ortaya çıkarma
Iskan ruhsatı Bir binada oturulabilmesi için, yapının tamamlanmasından sonra ve İmar Kanunu'na göre, o yapının kullanılabileceğine ilişkin olarak verilen belge.
ıskat Düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal
ıslah Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme
ıslahât Düzeltme veya iyileştirme işleri
Isnad Bir şeyi veya bir işi, birisi için yaptı diyebilme; bir şeye dayandırma; yükleme
ıstılâh Terim
Istiane Yardım isteme
Isticar Kira ile tutma; kiralama
Isticvap Sorguya çekme; sorguya çekilme
Istida Dilekçe; arzuhal; emanet bırakma; himaye (korunma) talep etme
Isti'dâd Kabiliyet; akıllılık; anlayış; yetenek
Istidlâl Bir kanıta dayanarak, bir nesneden sonuç çıkarma; kanıt ile anlama
Istifa İsteğe bağlı olarak bir görevden ayrılma.
Istifade Yararlanma; faydalanma
Istiglâl Ipotek; ev, dükkân, tarla ve bunlara benzer taşınmazların geliri, karşılık gösterilerek rehine koyma
Istihap Yanına almak
Istihdâf Hedef tutma; amaç edinme; amaçlama
Istihdâm Hizmete kabul etme; kullanma; çalıştırma
Istihkak Hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma
Istihkak davası Taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan dava
Istihlâk Tüketim; kullanarak bitirme
Istihrâç Çıkarma; çıkarılma; netice çıkarma; anlam çıkarma; anlama
Istihsal Üretim; üretme; elde etme
Istikraz Borç alma; ödünç alma
Istilzâm Gerektirmek
Istimâ Davada dinleme; yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile,tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlemesi
Istimâl Kullanma
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:30 am

Istimlak Kamulaştırma; Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, bedelin peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmazın tamamına veya bir kısmına kanunda gösterilen yöntemlere göre kamu yararına el koyması
Istimval Ilgililerin rızası olmasa bile yasa gereğince ve değer pahası karşılığında kişilerin mallarına el konulması
Istina Dayanak; dayanma
Istinâbe Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkemece ifadesinin alınması
Istinad Dayanma; senet, delil sayma
Istinâd etmek Dayanmak; bir şeyi dayanak(mesned) olarak almak
Istinkâf Çekimser kalma; çekinme; geri durma; sakınma
Istinsah Suret çıkarma
Istirdâd Geri alma; alınma; geri isteme
Istisna Ayrı tutma; kural dışı sayma
Istisna sözleşmesi Yüklenicinin (müteahhidin), ücret karşılığında, iş sahibi için eser ortaya çıkarmayı borçlandığı sözleşme; eser sözleşmesi.
Iş'âr Bildirme; yazı ile bildirme; gösterme
Işgal Tapu kütüğüne göre sahipsiz mal durumuna geldiği anlaşılan taşınmaz malları edinme yolu.
Işhâd Şahit getirme; tanıklık ettirme; tanık gösterme
Işkâl Zorlaştırma; güçleştirme
Iştigal Meşgul olma; bir işle uğraşma
Iştirâ Alım hakkı; satın alma hakkı; hak sahibine istediği zamanda bir şeyin malikinden, o şeyin mülkiyetinin kendisine kararlaştırılan bedel karşılığında devrini isteme yetkisi veren hak
Iştira hakkı Hak sahibine, istediği zamanda, bir malın malik
Iştirâk Katılma; ortak olma; ortaklık
Iştirak halinde mülkiyet Kanundan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları nedeniyle bir malın mülkiyetine elbirliğiyle sahip oldukları ve her birinin hakkının, o malın tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi.
Ita Verme; ödeme
Itfa Söndürme; ödeme; bir borcu, ödeme, takas, af gibi bir sebeple kapatma; sona erdirme
ıtlâk Salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir
Itmam Tamamlama
ıttılâ Öğrenme; bilgilenme; haberdar olma; tanıma
Ittiba Uyma; itaat etme
Ittihâd Bir olma; birleşme; birlik
Ittihâz Edinme; edinilme; kabul etme; sayma; tutma; alma
Ittisâl Bitişme; kavuşma; yakınlık
Ivaz Karşılık; bedel; eder; karşı bedel; mukabil eda; fiyat
Ivazlı akit Iki tarafa borç yükleyen sözleşme
Ivazsız akit Tek tarafa borç yükleyen sözleşme
Izaa Kaybetme; yitirme
Izafe Zammetmek; katmak; karıştırmak
Izale Giderme; giderilme
Izale-i şüyuu Herhangi bir malın kendisinin veya satılarak bedelinin paylaştırılması suretiyle, bu mal üzerindeki ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi.
Izhâr Açıklama
ızrar Zarar verme; zarara sokma
ıztırâr Zorunluluk; çaresizlik




ibka kalmış, bırakılmış
İcra Vekilleri Heyeti Bakanlar Kurulu
İhtira Bilimsel buluşlar üzerindeki haklar
İktisat Vekâleti Ekonomi Bakanlığı
intihab seçme,seçilme,seçim
İptidai itiraz Ilk itiraz
irae gösterilmek
istihkak kazanılan şey, hakedilen.
istima davada dinleme,yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlenmesi
İstizah Açıklama istemek
İzale i Şüyu Ortaklığın giderilmesi davası
izdivac evlenme
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:30 am

Kaanî Kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış
Kaasır Zorla işleten; kısa
Kabil Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
Kabl-el-işgal Işgalden önce
Kabz Alma; elde tutma; edinme
Kabzeylemek Almak; elde tutmak; edinmek
Kadastro Arazilerin,arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi;
Kadastro Arazilerin ve arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi.
Kadîm Çok eski zaman; eski
Kâffe Hep; bütün; cümle
Kâfi Yeter; yeterli
Kagir Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir.
Kaide Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık
Kaim Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen
Kaime Kağıt para
Kal' Koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma
Kalbetme Değiştirme; çevirme
Kambiyo senetleri Poliçe, çek ve bonodan ibarettir.
Kambiyo taahhüdü Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç.
Kamu düzeni Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen.
Kamu haczi Devletin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve bunlara bağlı ceza, faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle, borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması.
Kamu hakları Şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır.
Kamu hizmeti Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce, kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler.
Kamu hukuku Devletin örgütlenmesi, faaliyetleri, yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.
Kamu malları Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar.
Kamu tüzel kişileri Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan, kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları.
Kamu Yararı Kamunun, ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum.
Kamulaştırma Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi.
Kanaatbahş Inandırıcı
Kanun Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.
Kanun hükmünde kararnameler TBMM' nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
kanun sözcüsü savcı
Kanun tasarısı Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ' ne sunduğu kanun projeleridir.
Kanuni intifa hakkı Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine, başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kanuni ipotek hakkı Kanunun öngördüğü bazı durumlarda, bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı.
Kanuni müşavir Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye, bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman.
Kanuni şuf'a hakkı Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan, hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak.
Karabet Yakınlık
Karâr-gîr Kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış
Kârine Ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması
Karineyi hal Duruma göre
Karye Köy
Karz Ödünç
Kast Kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi
Kat' Kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme
Kat irtifakı Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı.
Kat maliki Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi.
Kat malikleri kurulu Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul.
Kat mülkiyeti Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı.
Katibi adil Noter
Kâtib-i adil Noter
Katiyet kesbetmek Hale gelmek
Kavâid Kaideler; usuller; kurallar; yasalar
Kavi Kuvvetli
Kaynak hakkı Hak sahibine, bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kazaî içtihatler Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir
Kazaî karar Yargısal karar
Kaza-î merci Yargı organı; mahkeme
Kazai rüşt 15 yaşını bitirmemiş olan mümeyyiz bir küçüğün, ana ve babasının muvafakatiyle mahkemece reşit kılınması
Kazaî tefsir Yargısal yorum
Kaziyye-i muhkeme Kesin hüküm
Ke-en-lem-yekün Sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi
Kefalet Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.
Keff-i yed Elçekme; vazgeçme; karışmama
Kemâl Olgunluk; tamlık; eksiksizlik
Kerhen Iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki
Kesb Çalışıp kazanma; edinme
Kesbetmek Kazanmak; edinmek; sağlamak
Ketmetmek Gizlemek; saklamak; sır tutmak
Keyfiyet Iş; durum; mesele
Kezailik Aynı şekilde
Kıstâs Ölçü; ölçüt
Kışlak Kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi.
Kıyâs Karşılaştırma; oranlama; örnekseme
Kifâyet Kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik
Kişisel haklar Kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir
Kitab'ül-icare Icar kitabı; Mecelle'de kira bölümü (faslı)
Kollektif şirket Ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir.
Konkordato Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla, alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini, tamamını ya da daha fazlasını, kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması.
Kontrat Mukavele; sözleşme
Kuru mülkiyet Bir mal üzerinde, (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı.
Kuvvei müsellaha Güvenlik kuvvetleri
Kuyûd Kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler
Külfet Sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet
Küsur Artık
Küşad Açma; işletmeye açmak
Kütüb Kitaplar
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:32 am

Kaanî Kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış
Kaasır Zorla işleten; kısa
Kabil Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
Kabl-el-işgal Işgalden önce
Kabz Alma; elde tutma; edinme
Kabzeylemek Almak; elde tutmak; edinmek
Kadastro Arazilerin,arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi;
Kadastro Arazilerin ve arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi.
Kadîm Çok eski zaman; eski
Kâffe Hep; bütün; cümle
Kâfi Yeter; yeterli
Kagir Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir.
Kaide Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık
Kaim Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen
Kaime Kağıt para
Kal' Koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma
Kalbetme Değiştirme; çevirme
Kambiyo senetleri Poliçe, çek ve bonodan ibarettir.
Kambiyo taahhüdü Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç.
Kamu düzeni Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen.
Kamu haczi Devletin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve bunlara bağlı ceza, faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle, borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması.
Kamu hakları Şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır.
Kamu hizmeti Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce, kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler.
Kamu hukuku Devletin örgütlenmesi, faaliyetleri, yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.
Kamu malları Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar.
Kamu tüzel kişileri Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan, kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları.
Kamu Yararı Kamunun, ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum.
Kamulaştırma Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi.
Kanaatbahş Inandırıcı
Kanun Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.
Kanun hükmünde kararnameler TBMM' nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
kanun sözcüsü savcı
Kanun tasarısı Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ' ne sunduğu kanun projeleridir.
Kanuni intifa hakkı Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine, başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kanuni ipotek hakkı Kanunun öngördüğü bazı durumlarda, bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı.
Kanuni müşavir Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye, bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman.
Kanuni şuf'a hakkı Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan, hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak.
Karabet Yakınlık
Karâr-gîr Kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış
Kârine Ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması
Karineyi hal Duruma göre
Karye Köy
Karz Ödünç
Kast Kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi
Kat' Kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme
Kat irtifakı Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı.
Kat maliki Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi.
Kat malikleri kurulu Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul.
Kat mülkiyeti Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı.
Katibi adil Noter
Kâtib-i adil Noter
Katiyet kesbetmek Hale gelmek
Kavâid Kaideler; usuller; kurallar; yasalar
Kavi Kuvvetli
Kaynak hakkı Hak sahibine, bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kazaî içtihatler Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir
Kazaî karar Yargısal karar
Kaza-î merci Yargı organı; mahkeme
Kazai rüşt 15 yaşını bitirmemiş olan mümeyyiz bir küçüğün, ana ve babasının muvafakatiyle mahkemece reşit kılınması
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:33 am

Kazaî tefsir Yargısal yorum
Kaziyye-i muhkeme Kesin hüküm
Ke-en-lem-yekün Sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi
Kefalet Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.
Keff-i yed Elçekme; vazgeçme; karışmama
Kemâl Olgunluk; tamlık; eksiksizlik
Kerhen Iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki
Kesb Çalışıp kazanma; edinme
Kesbetmek Kazanmak; edinmek; sağlamak
Ketmetmek Gizlemek; saklamak; sır tutmak
Keyfiyet Iş; durum; mesele
Kezailik Aynı şekilde
Kıstâs Ölçü; ölçüt
Kışlak Kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi.
Kıyâs Karşılaştırma; oranlama; örnekseme
Kifâyet Kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik
Kişisel haklar Kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir
Kitab'ül-icare Icar kitabı; Mecelle'de kira bölümü (faslı)
Kollektif şirket Ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir.
Konkordato Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla, alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini, tamamını ya da daha fazlasını, kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması.
Kontrat Mukavele; sözleşme
Kuru mülkiyet Bir mal üzerinde, (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı.
Kuvvei müsellaha Güvenlik kuvvetleri
Kuyûd Kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler
Külfet Sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet
Küsur Artık
Küşad Açma; işletmeye açmak
Kütüb Kitaplar
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:34 am

laakal en az
Lâ-akall En azından; daha aşağı olmaz
Lâfz (lafız) Söz
Lâhik Yetişen; ulaşan; eklenen; sonradan tayin edilen; yenisi
Lâübâlî Ilişiksiz; kayıtsız; saygısız; senli benli
Mevsukiyet Lâ-yete gayyer Sabit; değişmez; bozulmaz
Layiha Dilekçe; yazılı dilek; istek; tasarı
Lede-l-hâce Hacet,ihtiyaç görüldüğü zaman
Ledelicap Icap ettiğinde
Levâzım Gerekli şeyler; malzeme; malzemeler
Livâ' Bayrak; mülkî idarede kazâ ile vilâyet arasında bir derece; sancak
Lokavt İşveren tarafından kendi teşebbüsüyle veya bir işveren kuruluşun kararına uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasıdır
Lükata Buluntu; sokakta bulunup alınan sahibi belli olmayan şey.




Maada …başka
Madde-i sabıka Yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler
Maddi edim Borçlunun malvarlığı ile ifa edeceği edim türü
Maddi mal Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan, gözle görülüp elle tutulabilen mal.
Madrûb Dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş
Ma'dûd Sayılı;
Mafevk Üst
Mağsûb Gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer
Mahalli idareler Köy, kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır
Mahcur Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı
Mahcuz Haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş
Mahdut Sınırlanmış; tahdit edilmiş
Mahfuz Saklı; gizli
Mahiyet Nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü
Mahkumunbih Hüküm konusu
Mahlûl Hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan
Mahrum Yoksun; dilediğini, istediğini elde edemeyen
Mahsulât Mahsuller; ürünler
Mahsup Hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş
Mahsus Özgü; özel; müstakil; özel olarak
Makable şâmil Geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen
Makable teşmil Bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi
Makrûn Yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış
Maksûr Kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı
Maktu Götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız
Makule Çeşit; tür; soy
Mal birliği Eşlerin, (evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi.
Mal Ortaklığı Eşlerin, ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi.
Malik Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi.
Mamelek Malvarlığı
Mansub Atanmış; nasbolunmuş
Marifetiyle Yoluyla;aracılığıyla
Maruz Arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan
Masarif Masraflar; giderler
Masarifi muhakeme Muhakeme masrafları
Maslahat Emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş
Masrûf Sarfedilmiş; harcanmış
Matbu Basılı; basılmış
Matlab Talep olunan; istenen şey
Matlubat Alacaklar; istenen şey
Matrah Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer.
Matuf Yöneltilmiş; yönelik
Mazarrat Zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme
Mazbata Tutanak
Mazbut vakıf Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf
Mazhar Erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma
Mazireti sahiha Gerçek engel
Mazmûn Ödenmesi gereken şey
Maznun Zanlı; sanık
Meail Sorunlar
Mebaliğ Meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar
Mebânî Binalar; yapılar
Mebde Evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur
Mebi Satılan şey
Meblâğ Para tutarı; akçe
Mebnî Buna dayanan; ....den dolayı; ......den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu
Mecâri Su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar
Meccanî Parasız; bedava
Mecmuu Tümü; tamamı; hepsi
Mecra Bir işin gidiş, oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu
mecruhiyet yaralama
Me'cur Kiraya verilen şey; kiralanan
meczum anlaşılan
Meçhul Bilinmeyen; tanınmayan
Meçzum Anlaşılan
Medar Dayanak; yardım; elverişli
Medarı tatbik Uygulanabilir
Medlûl Delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan
Mefhumu muhalif Karşıt kavram
Mefruğunbih Devir konusu şey
Mefruğunleh Kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse
Mefruşat Döşeme; ev eşyası.
Mefsuh Feshedilmiş
Mehil Süre; önel
Melhuz Muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir
Memalik Ülke
Memnu Menedilmiş; yasaklanmış; yasak
Memur Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.
Men Yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme
Men etmek Engellemek; yasaklamak
Menâfi Menfaatler; yararlar; çıkarlar
Menafil Yararlar
Menba' Kaynaklar; çıkış yeri
Menfaati amme Kamu yararı
Menfi edim Borçlunun bir şeyi yapmamak şeklinde icra edeceği edim türü.
Men'i muaraza davası Bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava
Menkul Taşınır; taşınır mal
Menkuz Bozulan
Menşe Kaynak; kök; başlangıç
Mera Bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak,hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi
Merbut Bağlı
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:37 am

Olveche O şekilde
Orta malları Yollar, köprüler, camiler gibi herkesin kullanabileceği kamu malları.
ortaç tümleç olabilen,isim ve sıfat gibi kullanılan fiil asıllı kelime sıfat-fiil. ör: gelen çocuk, adı batası adam.
Ortak Yerler Kat mülkiyetine tabi anagayrimenkulün, kat maliklerince ortaklaşa kullanılıp yararlanılan yerleri.
Otlak



Ölüme bağlı tasarruf Gerçek kişilerin, ölümünden sonra hukuki etki ve hükümler doğurmak üzere yapmış olduğu hukuki işlem.
Ölünceye Kadar bakma akdi Taraflardan birinin, ölünceye dek bakma ve kendisini görüp gözetme koşuluyla, malvarlığını veya bir kısım malları öbürküne geçirme (intikal ettirme) borcu altına girdiği sözleşme.
Özel haklar Şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından,yani özel hukukundan doğan haklardır.
Özel hukuk Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.

__________________
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:38 am

Kaanî Kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış
Kaasır Zorla işleten; kısa
Kabil Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
Kabl-el-işgal Işgalden önce
Kabz Alma; elde tutma; edinme
Kabzeylemek Almak; elde tutmak; edinmek
Kadastro Arazilerin,arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi;
Kadastro Arazilerin ve arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi.
Kadîm Çok eski zaman; eski
Kâffe Hep; bütün; cümle
Kâfi Yeter; yeterli
Kagir Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir.
Kaide Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık
Kaim Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen
Kaime Kağıt para
Kal' Koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma
Kalbetme Değiştirme; çevirme
Kambiyo senetleri Poliçe, çek ve bonodan ibarettir.
Kambiyo taahhüdü Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç.
Kamu düzeni Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen.
Kamu haczi Devletin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve bunlara bağlı ceza, faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle, borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması.
Kamu hakları Şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır.
Kamu hizmeti Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce, kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler.
Kamu hukuku Devletin örgütlenmesi, faaliyetleri, yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.
Kamu malları Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar.
Kamu tüzel kişileri Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan, kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları.
Kamu Yararı Kamunun, ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum.
Kamulaştırma Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi.
Kanaatbahş Inandırıcı
Kanun Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.
Kanun hükmünde kararnameler TBMM' nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
kanun sözcüsü savcı
Kanun tasarısı Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ' ne sunduğu kanun projeleridir.
Kanuni intifa hakkı Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine, başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kanuni ipotek hakkı Kanunun öngördüğü bazı durumlarda, bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı.
Kanuni müşavir Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye, bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman.
Kanuni şuf'a hakkı Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan, hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak.
Karabet Yakınlık
Karâr-gîr Kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış
Kârine Ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması
Karineyi hal Duruma göre
Karye Köy
Karz Ödünç
Kast Kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi
Kat' Kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme
Kat irtifakı Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı.
Kat maliki Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi.
Kat malikleri kurulu Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul.
Kat mülkiyeti Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı.
Katibi adil Noter
Kâtib-i adil Noter
Katiyet kesbetmek Hale gelmek
Kavâid Kaideler; usuller; kurallar; yasalar
Kavi Kuvvetli
Kaynak hakkı Hak sahibine, bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı.
Kazaî içtihatler Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir
Kazaî karar Yargısal karar
Kaza-î merci Yargı organı; mahkeme
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 10:39 am

Kazai rüşt 15 yaşını bitirmemiş olan mümeyyiz bir küçüğün, ana ve babasının muvafakatiyle mahkemece reşit kılınması
Kazaî tefsir Yargısal yorum
Kaziyye-i muhkeme Kesin hüküm
Ke-en-lem-yekün Sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi
Kefalet Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.
Keff-i yed Elçekme; vazgeçme; karışmama
Kemâl Olgunluk; tamlık; eksiksizlik
Kerhen Iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki
Kesb Çalışıp kazanma; edinme
Kesbetmek Kazanmak; edinmek; sağlamak
Ketmetmek Gizlemek; saklamak; sır tutmak
Keyfiyet Iş; durum; mesele
Kezailik Aynı şekilde
Kıstâs Ölçü; ölçüt
Kışlak Kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi.
Kıyâs Karşılaştırma; oranlama; örnekseme
Kifâyet Kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik
Kişisel haklar Kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir
Kitab'ül-icare Icar kitabı; Mecelle'de kira bölümü (faslı)
Kollektif şirket Ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir.
Konkordato Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla, alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini, tamamını ya da daha fazlasını, kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması.
Kontrat Mukavele; sözleşme
Kuru mülkiyet Bir mal üzerinde, (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı.
Kuvvei müsellaha Güvenlik kuvvetleri
Kuyûd Kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler
Külfet Sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet
Küsur Artık
Küşad Açma; işletmeye açmak
Kütüb Kitaplar
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hukuk Sözlüğü Empty Geri: Hukuk Sözlüğü

Mesaj tarafından sezginsen Ptsi Kas. 17, 2008 11:12 am

Pafta Kadastrosu yapılan yerlerin ada ve parsellerinin, belli ölçülerle çizilmiş haritaları.
Parsel İmar düzeni bakımından belli ölçüler gözönüne alınarak sınırlandırılmış arazi parçalarından her biri.
Paydaş Bir bütünün belli bir kısmından (paydan) yararlanan; hissedar.
Pedavra Köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; hartama.



Râbıta Bağlantı; bağ; düzen; tertip
Râci Rücu eden; geri dönen; ilgisi olan
Rahin Rehin veren; rehneden
Rakabe Devri ve devir alınması olanaklı bulunan şeyin kendisi; örneğin tarla,köle gibi; mala(şeye) hakim olabilme kudreti; çıplak mülkiyet
Rapt Bağlama; bağlanma; iliştirme; bağlaç
Rayiç Sürüm değeri; geçerli olan
Rayiç Değer Bir iktisadi kıymetin, değerleme günündeki normal alım-satım değeri; piyasa değeri.
Ref etmek Kaldırmak; örneğin itirazın ref'i (kaldırılması)
Refik Arkadaş
Rehin Bir borcun yerine getirilmemesi halinde, alacaklarının teminatı olmak üzere ve paraya çevirtme hakkıyla birlikte alacaklı lehine verilen taşınır veya taşınmaz mal güvencesi.
Reisievvel Birinci reis
Resen Kendiliğinden; herhangi bir isteğe gerek olmadan; otomatikman
Resim Devlet daire ve kurumlarında görülen hizmet ve yapılan giderlerin karşılığı olarak, sadece o işle ilgisi bulunan kişilerden alınan bir gelir.
Resmi gazete Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, tüzüklerin ve bazı yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için yayımladığı gazetedir.
Resmi Senet Resmi bir makam ve görevlinin, usulüne göre düzenlediği veya onayladığı belge.
Resülmâl Anamal; sermaye
Reşit Ergin; rüşt yaşını doldurmuş; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine mahkemece karar verilen kişi
Rûz-nâme Gündem; yevmiye defteri; takvim
Rücu Dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin, bu bedeli, asıl ödeme yapması gereken kişiden istemesi;
Rüçhan Öncelik; üstünlük; imtiyaz
Rüsum Resimler; devlet dairelerinde ve diğer kamu kuruluşlarında görülen hizmet ve harcamaların karşılığı olarak alınan vergiler
Rü'yet Davanın bakılmakta olması.
sezginsen
sezginsen
Fanatik
Fanatik

Erkek
Mesaj Sayısı : 312
Rep : 456
Kayıt tarihi : 31/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz