Hazır Cevaplar
F3do :: Komedi Bölümü :: Fıkralar
1 sayfadaki 1 sayfası
Hazır Cevaplar
YEMESİ KOLAY OLSUN DİYE*
Timur'un hesaplarıyla ilgilenen memur hesaplarda yanlışlık yaptığı
anlaşılınca;Timur yanlışlık yapılan kağıtları önce memura yedirmiş daha
sonra yerine Nasrettin hocayı getirmiş.Hoca göreve geldikten sonra hesapları
yufkaların üzerine yapmaya başlamış.Bunu gören Timur şaşkınlıkla hocaya
sormuş:
"Neden hesapları yufkaların ezerine yapıyorsun?"
Hoca,şöyle karşılık vermiş Timur'a;
"Neden olacak,yemesi kolay olsun diye...."* *
* *
* *
*Cevaba bak *
*Necip fazıl kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı
halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat
üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir.
Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip
sakallı halini kasderek;*
*-"Yahu Maymuna dönmüşsün!" der. *
*Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir: *
*-"Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!.." *
*İMAM ŞAMİL*
*Tarihimizde "Kafkas kartalı" diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce
Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.Üstat Şeyh
Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin âb-ı hayat
pınarından kana kana içmek suretiyle menaviyatın zirvesine yükselirken, sol
eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu
dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır. Az bir kuvvetle
uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam
ettirmiştir. Ruslara esir düştüğünde; *
*Yemek esnasında, İmam Şamil'in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar'ın:
*
*"kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum" demesi üzerine
etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı: *
* "Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti
yemem haramdır." *
* *
* ŞERİATÇI DOKTOR-BİR SİNİR UZMANI*
*Dr. Rahmi Duran vardı.Anarşistler oğlunu kaçırmış, büyük para sızdırmışlar.
Bir hanım hasta götürmüştüm. *
*Muayene için, başını açmasını söyledi doktor. O açmadı. Ben de öylece
muayene etmesini söyledim. Sert çıkınca *
*-Bu Şeriatın emri dedim. Bu sefer mesleğimi sordu. İmam-Hatip kelimesine
takıldı. *
*-İmam Hatipler hep böyle dedi. Ayıplamaya kalkınca hemen aklıma geldi.: *
*-Galiba senin oğlunu da imam hatipliler kaçırmıştı,dedim....Adamın gözleri
yerinden fırladı. İki elini, idam ipi yapıp konuştu: *
*-Ne fayda şeriat yok ki, namussuzları hık diye boğsun!... Ben son fırsatı
yakalamıştım: *
*-Ne o doktor? dedim, bir anda Şeriatçı kesildin... *
*Demek bunalınca baş vuruyorsunuz, yoksa şeriat düşmanısınız! *
*HASANIN RÜYASI *
*Hasan sakin, yıllarca okullarda memurluk yapmış. Öyle ki rüyasında bile
idarecelirle tartışıyor. Bir gün: *
*-Falan....muavine kızdım ve erkeksen cevap ver, diye bağırdım ve sesime
uyandım, dedi. *
*Ben de: *
*-Sen de erkeksen, uyanmayaydın da muavinin cevabını göreydin,dedim. *
*BENDE BİLİRİM*
*Yavuz Sultan Selim Han diğer Osmanlı padişahları gibi,sefer yapacağı yeri
saklı tutar,kimseye söylemez ve hatta askerleri bile nereye gittiklerini
bilmezdi. *
*Yine bir gün sefer hazırlıklarını başlatan Yavuz,ısrarla paşalarından biri
nereye sefer yapıldığını öğrenmek ister.Bu ısrar üzerine: *
*-Paşa,sen sır saklamasını bilir misin? *
*-Evet,Padişahım;hem de çok iyi sır saklarım. *
*Bunun Üzerine Padişah: *
*-"Ya öyle mi,Bende bilirim" der. *
* *
*BEN KİMİM*
*Büyük bir zat, makamı yüksek olan amire karşı hürmet etmeyince, Amir; *
*-Sen benim kim olduğumu biliyor musun? der. *
*O büyük zat şu cevabı verir: *
*-Başı pislik(meni), sonu leş olan, ikisi arasında bir hamalsın! *
*BEN VERİRİM *
*Zengin ve soylu olan biri,tek kişinin geçebileceği kadar küçük olan bir
filozoflo karşılaşınca: *
*-"Ben bir serseriye yol vermem" deyince,Filozof: *
*-"Ben veririm..!" *
* *
*DÜNYALAR KADAR*
* Babama sordum: *
*-Babacım beni ne kadar seviyorsun? *
*Babam cevap verdi; *
*-Oğlum,seni dünyalar kadar seviyorum. *
*-Peki dedim, babacığım dünyanın değeri ne kadardır? *
*-Beş para etmez oğlum..! *
*ZİKİR*
*Nasrettin hoca kurnazlığıyla, aklıyla, hazır cevaplılığıyla tanınan bir
simadır. Muhatabının sözünün altında kalmaz, ona en mükemmel cevap
vermesiyle de meşhurdur. İşte size bir örnek: *
* Nasrettin hoca bir iş işin şehre iner. İşi uzun sürdüğü için bir gün daha
kalmak zorunda kalır. Geceyi geçirmek için, başka yerde kalacak bir mekan
bulamadığı için, virane bir Han'da geceyi geçirmek üzere gider. *
*Sabah olunca Nasrettin hoca, han sahibinin yanına gider: *
*-"Yahu gece sabaha kadar yatamadım." der.Hancı; *
*-"Hayrola hoca efendi, niçin yatamadınız?" Nasrettin hoca; *
*-"Sabaha kadar duvarlar gıcırdadı, korktum ya... Ve sesten yatamadım." *
*Hancı uyanık, şöyle cevap verir: *
*-"Yahu Hoca, sen bize canlı, cansız her şey Allah'ı zikreder diye
söylememiş miydin?" *
*Hoca: *
*-E evet! *
*Hancı: *
*-"İşte senin de bize bahsettiğin gibi, sabaha kadar duyduğun o gıcırdama
sesleri duvarın Allah'ı zikretmesinin sesidir." der. *
*Bu uyanık cevap üzerine Hoca şu cevabı verir: *
*-"Tamam ya işte, ben de zikirden coşup duvarın secdeye gitmesinden
korktum". *
* *
* Öküz Ahmet Paşa*
*Osmanlı paşalarından, Öküz Ahmet paşa lakaplı bir paşa vardır. Bir gün
bütün paşaların bulunduğu bir çadırda toplantıda bulunurken, çayırda otlayan
münasebetsiz bir öküz, çadırın içerisine başını sokar; *
* -"Mööö, möööö," der. *
*Çadırda bulunan bütün paşalar bıyık altından gülmeye başlar. Paşaların
kendine malum lakaptan güldüğünü fark edince, paşalara dönerek; *
*- Paşalar! Az önce içeri giren öküz ne dedi biliyor musunuz.? O öküz bana
dedi ki; *
*- "Yahu, hadi sen bizdensin...Peki bu Eşeklerin içinde ne işin var" *
* *
* *
*"Üstüne etme!"*
*Başka bir gün, Necip Fazıl hoşlanmadığı birisiyle yemek yemek zorunda
kalmış.Yemek için bir lokantaya gidip, normal bir masaya oturmuşlar. Garson
siparişleri almak üzere masalarına gelip; *
*-Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? diye sorar. *
*Necip Fazıl ile yemeğe gelen adam siparişini verir; *
*-Pilavın üstüne et! *
*Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstad da şöyle
der; *
*-Benim, pilavın üstüne etme! *
*İKNA SANATI
Ünlü Sofistlerden Protagoras, bir talebesine para karşılığında ikna sanatını
öğrettikten sonra, ona kendi aralarında bahse tutuşmalarını ve yapacakları
tartışmayı kim kazanırsa, parayı onun almasını teklif etti. Öğrenci, bu
teklifi kabul edip ortaya yüklü bir para koyduğunda, Protagoras:
— Bu tartışmayı ben kazanırsam, para hâliyle benim olacak, dedi. Fakat beni
ikna edip tartışmayı kazanırsan, sana ikna sanatını başarıyla öğrettiğim
için, parayı yine ben alırım.
AÇLIK
Falih Rıfkı Atay, sokakta rastladığı bir arkadaşı ile sohbet ettikten sonra:
— Yahu, demiş. Sen bugün yemek yemedin mi?
Karnı gerçekten de çok aç olan arkadaşı, Falih Rıfkı'nın keramet boyutuna
varan feraseti karşısında şaşırarak:
— Hayret ya!.. demiş. Nerden anladın?
Falih Rıfkı Atay:
— Çok basit, diye cevap vermiş. Konuşurken, kelimelerin yarısını yutuyorsun.
HATALARI ÖĞRENMEK
Antisthenes, 'Namuslu olmanın yolu nedir?' diye soranlara şu cevabı vermiş:
— Seni yakından tanıyanlara, ne gibi hatalarının olduğunu sormaktır.
SUÇ MAKİNADA
Yaşlı bir kadın tiyatrocu, gençlik yıllarından beri resmini çektirdiği
fotoğrafçı İsmail İnsel'e gelerek:
— Son fotoğraflarım, eskiden çekilenlere hiç benzemiyor, diye dert yanmış.
Neden böyle oluyor?
İsmail İnsel, nazik bir tavırla:
— Ne yaparsınız hanımefendi, demiş. Seneler geçiyor, makinem ihtiyarladı.*
* *
*MERAK
Eski kitapçılardan Arif Polat'ın dükkanına gelen bir tanıdığı, çeşitli
kitapları inceleyip:
— "Bazı kitaplara bakıyorum da; bunları kim okur, diye merak ediyorum"
deyince, Arif Polat başını kaldırmadan şu cevap vermiş:
— Ben de bazı insanlara bakıyorum da, bunlar hangi kitapları okur, diye
merak ediyorum.
ÇİLEK MECLİSİ
Sadrazam Mithat ve Rüştü Paşalar, bir ziyafet için Sadrazam Yusuf Kâmil
Paşa'nın yalısına çağrılmışlar. Kâmil Paşa, yemekten sonra getirilen çileği
dalgınlıkla şeker yerine tuza banarak yediğinde, bozuntuya vermeden 'Aman ne
leziz oldu' demiş. Şirvanizade Rüştü Paşa da, bunun iyi bir şey olduğunu
sanarak onu taklit etmiş ve o da işi pişkinliğe vurup aynı sözü söylemiş.
Yemekte bulunan Minas Efendi, bunun üzerine yanındaki Mithat Paşa'nın
kulağına eğilerek:
— Çileklere yaptıkları önemli değil, demiş. Ama maalesef, millete de aynı
şeyi yapıyorlar.
BİRAZ DA ONDAN
Peyzaj mimarlarından Mevlüt Baysal, gittiği lokantada bir saat beklemek
zorunda kalmış. Nihayet bir garson gelip sormuş:
— Ne isterdiniz?
Mevlüt Baysal, kibarca cevap vermiş.
— Bir porsiyon ilgi lütfen!..
UÇAN TABAKLAR
Gökyüzünde birtakım uçan cisimlerin görüldüğü iddia edildiğinde, bunlara ilk
önce "uçan tabak" adı veriliyormuş.
Nizamettin Nazif, bu esrarengiz olay hakkında Prof. Salih Murad'ın fikrini
sorarak:
— Ne dersiniz, hocam? demiş. Bu uçan tabaklar sizce gerçek midir? Ve daha
önce görülmüş müdür?
Profesör:
— Elbette gerçektir, diye gülümsemiş. Karı koca arasında sık sık görülür*
* ZEKA MESELESİ
Adam oğlunun okuldaki başarısıyla, sürekli övünürdü. Çocuğunun karnesini
okurken gururla karısına: "Hiç şüphe yok, bu çocuk benim zekamı almış" dedi.
Karısı şöyle cevap verdi:
— Orası doğru, çünkü benim zekam yerinde duruyor!
HIRKA
Vaktiyle adamcağızın biri, Abdülkadir Geylânî Hazretlerine gelerek:
— Aman yâ Hazret, mübarek hırkanı bana giydir de, senin hâlin ile hâlleneyim
demiş.
Geylanî Hazretleri de şöyle cevap vermiş:
— Sen kendin o hâli bulmadıkça, hırkamı değil kendimi giydirsem fayda
vermez.
ŞEKER
Dostlarımızdan Ahmet hoca, mesainin fazlalığından, fırsatını buldukça
ufaktan kestirirdi. Birgün sohbet sırasında birisi, şeker hastalığının uyku
yaptığından söz açtı ve "Ahmet hocanın şekeri olmasın?" diye sordu.
Söze giren Ali Suad, gülerek şöyle cevap verdi:
— Ahmet hocada şeker yok ama, şekerleme çok.
HAK ve BÂTIL
Mevlânâ Hazretleri, Hakk'a ulaşmak istediğini söyleyen birisine:
—"Bâtılı bırak!" buyurdu.
— "Bâtıldan nasıl kurtulmalı?" sorusuna da:
—"Hakk'ı tutarak," cevabını verdi*
Timur'un hesaplarıyla ilgilenen memur hesaplarda yanlışlık yaptığı
anlaşılınca;Timur yanlışlık yapılan kağıtları önce memura yedirmiş daha
sonra yerine Nasrettin hocayı getirmiş.Hoca göreve geldikten sonra hesapları
yufkaların üzerine yapmaya başlamış.Bunu gören Timur şaşkınlıkla hocaya
sormuş:
"Neden hesapları yufkaların ezerine yapıyorsun?"
Hoca,şöyle karşılık vermiş Timur'a;
"Neden olacak,yemesi kolay olsun diye...."* *
* *
* *
*Cevaba bak *
*Necip fazıl kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı
halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat
üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir.
Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip
sakallı halini kasderek;*
*-"Yahu Maymuna dönmüşsün!" der. *
*Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir: *
*-"Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!.." *
*İMAM ŞAMİL*
*Tarihimizde "Kafkas kartalı" diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce
Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.Üstat Şeyh
Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin âb-ı hayat
pınarından kana kana içmek suretiyle menaviyatın zirvesine yükselirken, sol
eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu
dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır. Az bir kuvvetle
uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam
ettirmiştir. Ruslara esir düştüğünde; *
*Yemek esnasında, İmam Şamil'in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar'ın:
*
*"kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum" demesi üzerine
etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı: *
* "Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti
yemem haramdır." *
* *
* ŞERİATÇI DOKTOR-BİR SİNİR UZMANI*
*Dr. Rahmi Duran vardı.Anarşistler oğlunu kaçırmış, büyük para sızdırmışlar.
Bir hanım hasta götürmüştüm. *
*Muayene için, başını açmasını söyledi doktor. O açmadı. Ben de öylece
muayene etmesini söyledim. Sert çıkınca *
*-Bu Şeriatın emri dedim. Bu sefer mesleğimi sordu. İmam-Hatip kelimesine
takıldı. *
*-İmam Hatipler hep böyle dedi. Ayıplamaya kalkınca hemen aklıma geldi.: *
*-Galiba senin oğlunu da imam hatipliler kaçırmıştı,dedim....Adamın gözleri
yerinden fırladı. İki elini, idam ipi yapıp konuştu: *
*-Ne fayda şeriat yok ki, namussuzları hık diye boğsun!... Ben son fırsatı
yakalamıştım: *
*-Ne o doktor? dedim, bir anda Şeriatçı kesildin... *
*Demek bunalınca baş vuruyorsunuz, yoksa şeriat düşmanısınız! *
*HASANIN RÜYASI *
*Hasan sakin, yıllarca okullarda memurluk yapmış. Öyle ki rüyasında bile
idarecelirle tartışıyor. Bir gün: *
*-Falan....muavine kızdım ve erkeksen cevap ver, diye bağırdım ve sesime
uyandım, dedi. *
*Ben de: *
*-Sen de erkeksen, uyanmayaydın da muavinin cevabını göreydin,dedim. *
*BENDE BİLİRİM*
*Yavuz Sultan Selim Han diğer Osmanlı padişahları gibi,sefer yapacağı yeri
saklı tutar,kimseye söylemez ve hatta askerleri bile nereye gittiklerini
bilmezdi. *
*Yine bir gün sefer hazırlıklarını başlatan Yavuz,ısrarla paşalarından biri
nereye sefer yapıldığını öğrenmek ister.Bu ısrar üzerine: *
*-Paşa,sen sır saklamasını bilir misin? *
*-Evet,Padişahım;hem de çok iyi sır saklarım. *
*Bunun Üzerine Padişah: *
*-"Ya öyle mi,Bende bilirim" der. *
* *
*BEN KİMİM*
*Büyük bir zat, makamı yüksek olan amire karşı hürmet etmeyince, Amir; *
*-Sen benim kim olduğumu biliyor musun? der. *
*O büyük zat şu cevabı verir: *
*-Başı pislik(meni), sonu leş olan, ikisi arasında bir hamalsın! *
*BEN VERİRİM *
*Zengin ve soylu olan biri,tek kişinin geçebileceği kadar küçük olan bir
filozoflo karşılaşınca: *
*-"Ben bir serseriye yol vermem" deyince,Filozof: *
*-"Ben veririm..!" *
* *
*DÜNYALAR KADAR*
* Babama sordum: *
*-Babacım beni ne kadar seviyorsun? *
*Babam cevap verdi; *
*-Oğlum,seni dünyalar kadar seviyorum. *
*-Peki dedim, babacığım dünyanın değeri ne kadardır? *
*-Beş para etmez oğlum..! *
*ZİKİR*
*Nasrettin hoca kurnazlığıyla, aklıyla, hazır cevaplılığıyla tanınan bir
simadır. Muhatabının sözünün altında kalmaz, ona en mükemmel cevap
vermesiyle de meşhurdur. İşte size bir örnek: *
* Nasrettin hoca bir iş işin şehre iner. İşi uzun sürdüğü için bir gün daha
kalmak zorunda kalır. Geceyi geçirmek için, başka yerde kalacak bir mekan
bulamadığı için, virane bir Han'da geceyi geçirmek üzere gider. *
*Sabah olunca Nasrettin hoca, han sahibinin yanına gider: *
*-"Yahu gece sabaha kadar yatamadım." der.Hancı; *
*-"Hayrola hoca efendi, niçin yatamadınız?" Nasrettin hoca; *
*-"Sabaha kadar duvarlar gıcırdadı, korktum ya... Ve sesten yatamadım." *
*Hancı uyanık, şöyle cevap verir: *
*-"Yahu Hoca, sen bize canlı, cansız her şey Allah'ı zikreder diye
söylememiş miydin?" *
*Hoca: *
*-E evet! *
*Hancı: *
*-"İşte senin de bize bahsettiğin gibi, sabaha kadar duyduğun o gıcırdama
sesleri duvarın Allah'ı zikretmesinin sesidir." der. *
*Bu uyanık cevap üzerine Hoca şu cevabı verir: *
*-"Tamam ya işte, ben de zikirden coşup duvarın secdeye gitmesinden
korktum". *
* *
* Öküz Ahmet Paşa*
*Osmanlı paşalarından, Öküz Ahmet paşa lakaplı bir paşa vardır. Bir gün
bütün paşaların bulunduğu bir çadırda toplantıda bulunurken, çayırda otlayan
münasebetsiz bir öküz, çadırın içerisine başını sokar; *
* -"Mööö, möööö," der. *
*Çadırda bulunan bütün paşalar bıyık altından gülmeye başlar. Paşaların
kendine malum lakaptan güldüğünü fark edince, paşalara dönerek; *
*- Paşalar! Az önce içeri giren öküz ne dedi biliyor musunuz.? O öküz bana
dedi ki; *
*- "Yahu, hadi sen bizdensin...Peki bu Eşeklerin içinde ne işin var" *
* *
* *
*"Üstüne etme!"*
*Başka bir gün, Necip Fazıl hoşlanmadığı birisiyle yemek yemek zorunda
kalmış.Yemek için bir lokantaya gidip, normal bir masaya oturmuşlar. Garson
siparişleri almak üzere masalarına gelip; *
*-Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? diye sorar. *
*Necip Fazıl ile yemeğe gelen adam siparişini verir; *
*-Pilavın üstüne et! *
*Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstad da şöyle
der; *
*-Benim, pilavın üstüne etme! *
*İKNA SANATI
Ünlü Sofistlerden Protagoras, bir talebesine para karşılığında ikna sanatını
öğrettikten sonra, ona kendi aralarında bahse tutuşmalarını ve yapacakları
tartışmayı kim kazanırsa, parayı onun almasını teklif etti. Öğrenci, bu
teklifi kabul edip ortaya yüklü bir para koyduğunda, Protagoras:
— Bu tartışmayı ben kazanırsam, para hâliyle benim olacak, dedi. Fakat beni
ikna edip tartışmayı kazanırsan, sana ikna sanatını başarıyla öğrettiğim
için, parayı yine ben alırım.
AÇLIK
Falih Rıfkı Atay, sokakta rastladığı bir arkadaşı ile sohbet ettikten sonra:
— Yahu, demiş. Sen bugün yemek yemedin mi?
Karnı gerçekten de çok aç olan arkadaşı, Falih Rıfkı'nın keramet boyutuna
varan feraseti karşısında şaşırarak:
— Hayret ya!.. demiş. Nerden anladın?
Falih Rıfkı Atay:
— Çok basit, diye cevap vermiş. Konuşurken, kelimelerin yarısını yutuyorsun.
HATALARI ÖĞRENMEK
Antisthenes, 'Namuslu olmanın yolu nedir?' diye soranlara şu cevabı vermiş:
— Seni yakından tanıyanlara, ne gibi hatalarının olduğunu sormaktır.
SUÇ MAKİNADA
Yaşlı bir kadın tiyatrocu, gençlik yıllarından beri resmini çektirdiği
fotoğrafçı İsmail İnsel'e gelerek:
— Son fotoğraflarım, eskiden çekilenlere hiç benzemiyor, diye dert yanmış.
Neden böyle oluyor?
İsmail İnsel, nazik bir tavırla:
— Ne yaparsınız hanımefendi, demiş. Seneler geçiyor, makinem ihtiyarladı.*
* *
*MERAK
Eski kitapçılardan Arif Polat'ın dükkanına gelen bir tanıdığı, çeşitli
kitapları inceleyip:
— "Bazı kitaplara bakıyorum da; bunları kim okur, diye merak ediyorum"
deyince, Arif Polat başını kaldırmadan şu cevap vermiş:
— Ben de bazı insanlara bakıyorum da, bunlar hangi kitapları okur, diye
merak ediyorum.
ÇİLEK MECLİSİ
Sadrazam Mithat ve Rüştü Paşalar, bir ziyafet için Sadrazam Yusuf Kâmil
Paşa'nın yalısına çağrılmışlar. Kâmil Paşa, yemekten sonra getirilen çileği
dalgınlıkla şeker yerine tuza banarak yediğinde, bozuntuya vermeden 'Aman ne
leziz oldu' demiş. Şirvanizade Rüştü Paşa da, bunun iyi bir şey olduğunu
sanarak onu taklit etmiş ve o da işi pişkinliğe vurup aynı sözü söylemiş.
Yemekte bulunan Minas Efendi, bunun üzerine yanındaki Mithat Paşa'nın
kulağına eğilerek:
— Çileklere yaptıkları önemli değil, demiş. Ama maalesef, millete de aynı
şeyi yapıyorlar.
BİRAZ DA ONDAN
Peyzaj mimarlarından Mevlüt Baysal, gittiği lokantada bir saat beklemek
zorunda kalmış. Nihayet bir garson gelip sormuş:
— Ne isterdiniz?
Mevlüt Baysal, kibarca cevap vermiş.
— Bir porsiyon ilgi lütfen!..
UÇAN TABAKLAR
Gökyüzünde birtakım uçan cisimlerin görüldüğü iddia edildiğinde, bunlara ilk
önce "uçan tabak" adı veriliyormuş.
Nizamettin Nazif, bu esrarengiz olay hakkında Prof. Salih Murad'ın fikrini
sorarak:
— Ne dersiniz, hocam? demiş. Bu uçan tabaklar sizce gerçek midir? Ve daha
önce görülmüş müdür?
Profesör:
— Elbette gerçektir, diye gülümsemiş. Karı koca arasında sık sık görülür*
* ZEKA MESELESİ
Adam oğlunun okuldaki başarısıyla, sürekli övünürdü. Çocuğunun karnesini
okurken gururla karısına: "Hiç şüphe yok, bu çocuk benim zekamı almış" dedi.
Karısı şöyle cevap verdi:
— Orası doğru, çünkü benim zekam yerinde duruyor!
HIRKA
Vaktiyle adamcağızın biri, Abdülkadir Geylânî Hazretlerine gelerek:
— Aman yâ Hazret, mübarek hırkanı bana giydir de, senin hâlin ile hâlleneyim
demiş.
Geylanî Hazretleri de şöyle cevap vermiş:
— Sen kendin o hâli bulmadıkça, hırkamı değil kendimi giydirsem fayda
vermez.
ŞEKER
Dostlarımızdan Ahmet hoca, mesainin fazlalığından, fırsatını buldukça
ufaktan kestirirdi. Birgün sohbet sırasında birisi, şeker hastalığının uyku
yaptığından söz açtı ve "Ahmet hocanın şekeri olmasın?" diye sordu.
Söze giren Ali Suad, gülerek şöyle cevap verdi:
— Ahmet hocada şeker yok ama, şekerleme çok.
HAK ve BÂTIL
Mevlânâ Hazretleri, Hakk'a ulaşmak istediğini söyleyen birisine:
—"Bâtılı bırak!" buyurdu.
— "Bâtıldan nasıl kurtulmalı?" sorusuna da:
—"Hakk'ı tutarak," cevabını verdi*
F3do :: Komedi Bölümü :: Fıkralar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz