Half-Life 2
1 sayfadaki 1 sayfası
Half-Life 2
Defalarca kez çıkış tarihinin ileri bir tarihe atılmasının neden olduğu sinir bozucu günlerin, haftaların ve ayların ardından Half-Life 2 vitrinlerde beklenen yerini aldı. Oyunun çıkışını uzun süredir bekleyen bizler de derhal steam üzerinden satın aldık. En büyük arzumuz oyunu bir an önce oynamak ve fikirlerimizi sizinle paylaşmaktı.
Gordon Freeman
Gerçek dünyada geçen 6 yılın, Black Mesa'da geçen 10 yılın ardından, sessiz ama karizmatik kahramanımız Gordon, yine bizlerle. Konuşmayı pek sevmeyen kahramanımız Gordon, ilk maceradan bu yana geçen sürede ne yaptığına dair çok da fazla bilgi vermiyor. Yeni maceramız, City 17'ye gelen bir trende başlıyor. O andan itibaren oyun, yavaş yavaş bizi ele geçirip bir oyun oynadığımızı unutturuyor. 14 bölümlük bu macerada ilerledikçe, gerek oyunun atmosferini yaratan ses ve grafikleri olsun, gerek oyunu daha gerçekçi kılan NPC (Non-Player Characters) davranışları olsun, gerekse gerçekçiliği başka bir boyuta taşıyan fizik motoru olsun, bütün bunların hepsi, ekranın karşısında hayranlıktan şaşkına dönmüş bir halde oturmanıza neden oluyor.
Half-Life 2, çoğu otorite tarafından yılın oyunu olarak görülen bir FPS. Oyunun satış rakamları da bunu destekler nitelikte. Haliyle, böyle bir efsane hakkında söylenebilecek çok fazla şey yok aslına bakarsanız. Ama henüz oyunu görmeyenler ve bizim aracılığımızla fikir edinmek isteyenler için bir değerlendirme de biz yapalım dedik.
Oyunun göze çarpan en önemli özelliği, oyun genelinde grafiklerin hemen hemen kusursuz olması. Bunun yanı sıra, fizik motoru sayesinde, etrafta görülen bir çok obje ile etkileşime girebilmek, Half-Life 2'yi diğer oyunlardan ayırıyor. Zira bu durum göze hoş gelen renkli bir dünyada değil, gerçek bir dünyada olduğumuzu hissetmenizi sağlıyor. Bir metro istasyonunda CP'ler (Civil Protectors) ile çatışmaya girmişken arkanızdan gelen kurşunların önünüzdeki fayansları kırmasını izlemek kadar oynadığınız oyunu gerçek sanmanızı sağlayacak başka bir şey daha var mıdır? Bu enstantaneye bir de adrenalin seviyesini daha da arttıracak müzikler eklenince, size de oyunun başında saatlerce kalmak düşüyor.
Alyx ile tanışmak
Oyunun atmosferi ve fizik motoru dışında, sizin sadece bir oyun bu düşüncesinden sıyrılmanızı ve kendinizi Gordon Freeman yerine koymanızı sağlayan bir diğer önemli etken ise NPC'ler. Grafikleriyle, sesleriyle, hatta dudak hareketleriyle onlar gerçekten varlar. Sevgili eski dostumuz Eli Vance'ın kızı Alyx mesela. Size bakarken eğer utangaç biriyseniz gözlerinizi ekrandan kaçırmanız bile mümkün. Grafiklerin bu denli gerçekçi olmasının yanı sıra, oyunda dostunuz olan karakterler, karşınıza her çıktıklarında, oyun oynamıyor da sanki başrolünü sizin oynadığınız bir filmi yaşıyor gibi hissetmenize sebep oluyorlar. Hatta bir süre sonra onların tek umudu olduğunuzu düşünmeye başlıyor ve onlar için çarpışıyorsunuz.
Gordon Freeman
Gerçek dünyada geçen 6 yılın, Black Mesa'da geçen 10 yılın ardından, sessiz ama karizmatik kahramanımız Gordon, yine bizlerle. Konuşmayı pek sevmeyen kahramanımız Gordon, ilk maceradan bu yana geçen sürede ne yaptığına dair çok da fazla bilgi vermiyor. Yeni maceramız, City 17'ye gelen bir trende başlıyor. O andan itibaren oyun, yavaş yavaş bizi ele geçirip bir oyun oynadığımızı unutturuyor. 14 bölümlük bu macerada ilerledikçe, gerek oyunun atmosferini yaratan ses ve grafikleri olsun, gerek oyunu daha gerçekçi kılan NPC (Non-Player Characters) davranışları olsun, gerekse gerçekçiliği başka bir boyuta taşıyan fizik motoru olsun, bütün bunların hepsi, ekranın karşısında hayranlıktan şaşkına dönmüş bir halde oturmanıza neden oluyor.
Half-Life 2, çoğu otorite tarafından yılın oyunu olarak görülen bir FPS. Oyunun satış rakamları da bunu destekler nitelikte. Haliyle, böyle bir efsane hakkında söylenebilecek çok fazla şey yok aslına bakarsanız. Ama henüz oyunu görmeyenler ve bizim aracılığımızla fikir edinmek isteyenler için bir değerlendirme de biz yapalım dedik.
Oyunun göze çarpan en önemli özelliği, oyun genelinde grafiklerin hemen hemen kusursuz olması. Bunun yanı sıra, fizik motoru sayesinde, etrafta görülen bir çok obje ile etkileşime girebilmek, Half-Life 2'yi diğer oyunlardan ayırıyor. Zira bu durum göze hoş gelen renkli bir dünyada değil, gerçek bir dünyada olduğumuzu hissetmenizi sağlıyor. Bir metro istasyonunda CP'ler (Civil Protectors) ile çatışmaya girmişken arkanızdan gelen kurşunların önünüzdeki fayansları kırmasını izlemek kadar oynadığınız oyunu gerçek sanmanızı sağlayacak başka bir şey daha var mıdır? Bu enstantaneye bir de adrenalin seviyesini daha da arttıracak müzikler eklenince, size de oyunun başında saatlerce kalmak düşüyor.
Alyx ile tanışmak
Oyunun atmosferi ve fizik motoru dışında, sizin sadece bir oyun bu düşüncesinden sıyrılmanızı ve kendinizi Gordon Freeman yerine koymanızı sağlayan bir diğer önemli etken ise NPC'ler. Grafikleriyle, sesleriyle, hatta dudak hareketleriyle onlar gerçekten varlar. Sevgili eski dostumuz Eli Vance'ın kızı Alyx mesela. Size bakarken eğer utangaç biriyseniz gözlerinizi ekrandan kaçırmanız bile mümkün. Grafiklerin bu denli gerçekçi olmasının yanı sıra, oyunda dostunuz olan karakterler, karşınıza her çıktıklarında, oyun oynamıyor da sanki başrolünü sizin oynadığınız bir filmi yaşıyor gibi hissetmenize sebep oluyorlar. Hatta bir süre sonra onların tek umudu olduğunuzu düşünmeye başlıyor ve onlar için çarpışıyorsunuz.
Similar topics
» half life 1+half life opposing force+blue shift
» half-life
» Half Life 2 -The Orange Box
» Half Life + CS 1,5 + Opposing F. + Day Of Defeat + HL Bot + CS Bot + DoD Bot
» half-life
» Half Life 2 -The Orange Box
» Half Life + CS 1,5 + Opposing F. + Day Of Defeat + HL Bot + CS Bot + DoD Bot
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz