F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!

Join the forum, it's quick and easy

F3do
Lütfen Üye Olunuz...!!!
F3do
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Öfke Kavramı

Aşağa gitmek

Öfke Kavramı Empty Öfke Kavramı

Mesaj tarafından chatlak Ptsi Kas. 03, 2008 4:57 pm

Beni çıldırtıyor. Hiç laftan
anlamıyor.", "Niçin bu evde kimse bana yardım etmiyor?", "Kaç kere
ayakkabılarını çıkarmadan içeri girme dedim sana?", "Eşim çalışmamı
istemediği için işten ayrılmak zorunda kaldım, ondan nefret ediyorum.",
"Bu kadınlara hiç yaranamazsın zaten, ne yapsam ona yetmiyor.", "Kesin
şu gürültüyü de maçı seyredeyim.", "Bıktım senin dırdırından.",
"İstediğim gibi giyinip gidemiyorum, bu okuldan hoşlanmıyorum.", "Çok
çalışıp, bütün sorulara cevap verdiğim halde yine zayıf aldım, hep bu
öğretmenin yüzünden." "Neden hep onun istediği yere gidiyoruz,
gitmeyeceğim artık.", "İstediğim kadroyu bana vermediler, onlara
göstereceğim." Bu cümlelerin kimisi kadınların, kimisi erkeklerin
kimisi de çocukların ağzından çıkmış, ama her birinin ortak bir yanı
var:
ÖFKENİN diğer duygulardan pek farkı yok; ancak
bu duygu pek çok kişiye korkutucu geliyor. Çünkü, bu duygunun çevreye
ve ait olduğu bireyin kendisine yansımaları oldukça olumsuz. Olumsuz
bir duygunun kabul edilmesi de pek kolay olmuyor. Böylece de insanoğlu
"öfkesini", "öfkelileri" ve "öfkeyi" bir türlü anlayamıyor, hatta inkâr
bile edebiliyor. Öfke de tıpkı üzüntü ve mutluluk gibi bir duygu. Bu
yüzden inkâr edilmeyi ya da kabul edilmemeyi hak etmiyor. Olumlu ya da
olumsuz her duygu gibi öfkenin de bir ömrü var; bu ömür tamamlandığında
kayboluyor. Ancak öfkenin, bu tatsız süreyi kısaltmak ve onu daha iyi
anlamak açısından "tüketilmesi" gerekiyor.

Duygular doğaldır ve varlıkları, davranışların gözlenmesiyle ya da
sözel ifadelerin verdiği mesajlarla anlaşılabilir. Duygular hakkındaki
yanlış yorumlar onların sorgulanmasına yol açabilir. Oysa, duyguların
sorgulanması, insanın doğal olan diğer özelliklerinin sorgulanmasıyla
eşdeğerdir. "Neden karnın acıkıyor?", "Neden üzülüyorsun?", "Neden
boyun uzun?", "Neden bu kadar kızıyorsun?", "Neden seviniyorsun?",
"Neden düşünüyorsun?". Duygular, insanın kendisini iyi ya da kötü
hissetmesine yol açarlar, ancak bir insanı iyi ya da kötü diye
değerlendirmeye yetmezler. Olumlu duyguların hissedilebilmesi için
insanın öncelikle yemek, barınmak ve korunmak gibi temel
gereksinimlerinin karşılanmış olması gerekir. Temel gereksinimleri
karşılanamayan insanlarda olumsuz duygular hızla harekete geçer. Bu
yüzden aile ve toplum içinde olumsuz duygulara kulak vermek gerekir.
Öfke de olumsuz duygulardan biridir. Öfkenin duygusal yönünün yanında,
fizyolojik ve bilişsel bileşenleri de vardır. Bir başka deyişle öfke,
düşünce ve davranışlarla da ilgilidir. Böyle bir duygu vücudun kendini
olumsuz durumlardan korumaya yönelik bir tepkisi olabilir. Vücut stres
altında kaldığında, böbreküstü bezlerinden adrenalin adı verilen bir
hormon salgılayarak alarm durumuna geçer. Kandaki miktarı böylece artan
adrenalin kan basıncının yükselmesi, kalp atışlarının hızlanması gibi
fizyolojik değişikliklere yol açar. Sonuç olarak da vücut kendini
tehdit eden uyarana karşı koruma gücünü bulur. Kaçar, kovalar,
saklanır, bağırır, dövüşür. Öfkelendiğimizde yüzümüz kızarır,
bağırırız, sert davranışlarda bulunabiliriz. Tüm bunlar aslında
fizyolojik kökenleri olan davranışlardır ve bu davranışları kendimizi
olumsuz duyguların yükünden kurtarmak için gerçekleştiririz. Bu
görüşten hareketle öfkenin, düşünce düzeyinde reddedilse bile beden
diliyle inkâr edilemeyen bir duygu olduğu ileri sürülebilir.

Öfke, özenle dikkate alınması gereken bir "işaretçi"dir. Neye işaret
ettiğine gelince; öfkelenen kimsenin hakkı yeniyor, gereksinimleri ve
istekleri karşılanmıyor, yaşamına ilişkin bir soruna gereken önemi
kendisi vermiyor, içinde bulunduğu bir ilişki uğruna değer ve
inançlarından ödün veriyor ya da gelişme ve yeteneklerini ortaya koyma
şansı elinden alınıyor olabilir. Özetlemek gerekirse, öfke iki temel
nedenle ortaya çıkabilir. Bu nedenlerden birincisi bireyin kendisinden,
ikincisi ise karşısındaki birey(ler)in onda oluşturduğu duygulardan
kaynaklanabilir. Öfke, ister bireyin kendisiyle ilgili ister
karşısındakiyle ilgili bir nedenden kaynaklansın, özenle üzerinde
durulup çözümlenmesi gereken bir duygudur. Dr. Thomas Gordon öfke
olgusunu bir buzdağına benzetir. Buzdağının suyun üzerinde kalan kısmı
öfkedir, oysa suyun altında kalan kısmı çok daha geniştir, yani öfkenin
ortaya çıkmasına yol açan pek çok duygu burada gizlidir. Suyun altında
kalan bu duygulara temel duygular adı verilir. Temel duygular birikip,
sertleşip, katılaşınca, buzdağının tepesindeki öfkeyi oluşturur. Sözü
geçen temel duygular ise kıskançlık, üzüntü, merak, yalnızlık,
itilmişlik, kaygı, hayâl kırıklığı, haksızlık, anlaşılamamak ve sıkıntı
gibi duygulardır. İnsanların çoğu, öfkeyi buzdağının tepesinde yaşar ve
bir türlü çözümlenmemiş bu duygulara sıkı sıkı tutunur. Oysa, öfkenin
kaynaklarını ortadan kaldırmayı başarmak için buzdağının altındaki
temel duyguların anlaşılabilmesi gerekir. Gereksinimlerin hiçbir zaman
ve hiçbir koşulda karşılanamadığı durumlarda öfkeyi yaşamak
kaçınılmazdır. "Ben hiç öfkelenmem", "Çok nadir kızarım, ama bomba gibi
patlarım", "Çok çabuk sinirleniyorum ve buna engel olamıyorum.".
Bunlar, günlük yaşamda bireylerin kendi öfkeleriyle ilgili
yorumlarından bazıları. Bu yorumlar, gerçekte öfkemizi ve nedenlerini
pek de tanımadığımızı gösteriyor. Oysa öfke, kaynaklarını ortadan
kaldırmak uğruna, sonuna kadar yaşanıp bitirilmesi gereken bir duygu.
Ama bu nasıl yapılır? Yani öfke nasıl yaşanmalıdır? En önemli soru da
bu.


Öfke, karşılanamamış gereksinimlerin işaretçisidir demiştik. İşaretçi
olarak öfkenin verdiği mesaj "İstediğimi elde edemiyorum." olabilir.
Biz insanlar bu mesajı verirken farklı davranışlara başvururuz. Seçilen
bu davranışlar yoluyla da elde edemediğimiz bu amaçlarımıza ulaşmaya
çalışırız. Kırılan gurur, gerçekte yersiz olan beklentiler ve zihinde
yaratılan düşmanca fantaziler öfkeye yol açabilir. Zaman zaman kendi
kusurlarımızı örterek, başkalarını suçlarken öfkeyi kullanırız. Diğer
duygularımızı gizlemek ya da yok etmek için de öfkeden yararlanırız.
Öfkeyi yaratan duyguları, öfkeyi gösteren davranışlardan ayırt etmek
gerekir. Bazı durumlarda öfke yarar sağlayabilir. Saldırgan nitelik
taşımayan davranışlara da yöneltebilir. Öfkenin yarar getirmediği
tepkiler ise genellikle saldırgan eylem niteliği taşır. Burada amaç,
öfke duyulan kişiye zarar vermektir. Saldırgan nitelik taşıyan eylemler
tehdit etmek, hakaret etmek ve iğnelemek gibi sözel ya da dayak gibi
fiziksel biçimlerde olabilir. Öfke, aynı duygunun süreğenleşmiş
(kronikleşmiş) hali olan "düşmanlık"tan farklıdır. Öfke, geçici bir
tepkidir ve her insanda oluşabilir. Düşmanlık ise kalıcı bir nitelik
taşır. Bu noktada, birbirini düşman sayan ulusların ya da fanatik
düşünce gruplarının çocuk ve gençleri eğitirken öfkeyi nasıl
süreğenleştirdikleri ve pekiştirdikleri de üzerinde düşünmeye değer bir
konu.








__________________
chatlak
chatlak
Genel Yetkili
Genel Yetkili

Kadın
Mesaj Sayısı : 1083
Nerden : Kocaeli/Gebze
Lakap : sweeti
Ruh Hali : Öfke Kavramı Uykulu10
Rep : 70
Kayıt tarihi : 05/10/08

https://f3do.yoo7.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz